Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
arkeo-tr sitesinde çok güzel özetlemişler.
horasan harcı: bu meşhur harcın içine bazı organik materyaller de ilave ediyorlarmış.
yumurta akı, kan, saman, kıl, bitki lifleri vs. gibi direnci arttırabilecek akla gelen her şeyi ilave etmişler. Kızılımsı toprak görüntüsünde olan bir harç. güçlü olmasıyla ün yapmış.
alçı harçlar: piramitlerde bu harç kullanılmış. bağlayıcılıktan ziyade taşları düzgün yerleştirme hedeflenmiş. Hammaddesi alçı taşı ya da kireç olarak bildiğimiz malzemeymiş. pişirilip kurutularak bağlayıcılığının artması sağlanmışmış.
kireç harçlar: kireç taşından tıpkı alçı gibi elde edilen harçlar. Sanırım alçı ile kireç aşağı yukarı aynı malzeme. jips, alçı taşının diğer adı; kireç taşı ise daha farklı bir malzeme.
roma betonu: kum , çakıl ve kırma taş bağlayıcı malzeme ile birleştiriliyormuş. İtalya'dan çıkarılan bir volkanik toz olan Pozzolona bağlayıcı olarak etkili bir şekilde kullanılıyormuş. Bunun haricinde sulandırdıkları malzeme yanında alçı, kireç hatta kil bile bağlayıcı olarak kullanılabiliyormuş.
pozzolona: Romalılar bu malzeme sayesinde su altında bile inşaatlar yapabiliyorlarmış.
agrega: kum ve çakıl taşı karışımı olarak tanımlanmış. Birbirlerine nasıl bağlandıklarından bahsedilmemiş.
günümüze kadar gelen taş iskeletlerin sıva ya da betonların izlerini acaba toprakta araştırıyorlar mıdır ?
Diyorlar ki Mikelanj antik yunan yapı ve heykellerinden onların o sade beyaz görünümlerinden çok etkilenmiş ve sanatında aynı sadeliği benimsemiş.
Halbuki tüm o yapılar ve heykeller kendi dönemlerinde rengarenk boyalıymış. Hatta göz alan parlak boyalarla kırmızıya, maviye , sarıya, fıstık yeşiline boyanmışlar. heykeller ilk halleriyle yarım kalmış gibi görünüyorken boyandıkları zaman sanırım ortamı Amerikan panayırlarına çevirmiş olmalılar. beğenmedim keşke bu görseller yüklenmemiş; bütün bunlardan haberimiz olmamış olsaymış.
bu ifadenin nereden geldiği ile ilgili şöyle bir açıklama getirmişler:
kalfalıktan ustalığa geçiş sırasında insanlar şed kuşanırlarmış.
şed: yünden dokunan kuşak, peştemal, bağ olarak tanımlanmış.
fütüvvet ehli bu kuşağı kuşandığı zaman sembolik olarak yani bir tür ritüel olarak " artık ben bu yola bağlandım,
bu yolda hizmete ahdettim, ölene kadar bu yolun hizmetkarı olmaya hazırım " diyorlarmış.
Yani sadece ustalık kalfalık ilişkisi değil esnaf ve zanaatkar odalarının o zaman bazı ahlaki temel değerleri de varmış.
yiğitlik, eliaçıklık, dünya malına değer vermemek, alçakgönüllülük, hoşgörü, başkalarına değer vermek vs.
Bu durum tarih boyunca çeşitli inançların ritüellerinde, çeşitli kültürlerde kendini tekrar eden bir durummuş.
adanma töreni.
bağlanma töreni.
Bel bağlama, çünkü bu kuşak bele bağlanıyor
deyimi de buraya bağlamışlar.
bel bağladım yani inandım, güvendim, teslim oldum gibi düşünülmüş.
Bilemedim, olabilir mi ?
olabilir ama çok değişik geldi bana oradan oraya bağlamak.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |