Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Marketlerde depozito ile alımlarla ilgili bir düzenleme gündemdeymiş.
Geri dönüşümün teşvik edilmesi amaçlanıyormuş.
Yalnız şöyle bir durum var:
Bundan yıllar hatta uzun yıllar önce Koç Holding Türkiye'nin çöp sorununu halledebileceğini ve geri dönüşümü sağlayabileceğini söylemişti.
Hemen aleyhe yazılar yazıldı bazı karikatürler çizildi.
Karikatürde Koç Holdingin toplumun en alt tabakasının ekmeğine göz koyduğu açıkça belirtiliyordu.
Bir kağıt toplayıcısının çuvalından kağıtları vs. almaya çalışan patronlar resmedilmişti.
olaya herkesi memnun edecek geniş bir açıdan bakabilmek çok mu zor?
Evet ülkede hurdacılıktan ve kağıt toplayıcılığından para kazanan yüzlerce insan var.
Madem öyle depozitodan ziyade temiz ayrıştırmanın sağlanabilmesine özen gösterilmesi ya da bu insanların daha hijyenik ortamlarda bir yatırımcı tarafından kurulan ya da bizzat devlet tarafından kurulan tesislerde istihdam edilmesi çok mu zor olur ?
kokusu fesleğenle karanfil arasında.
mübarek çok da zor kuruyor.
Günlerdir serdim hala tam kurumadı.
yoğurt çorbasına çok yakışıyor.
bakalım ne faydası varmış:
antibakteriyelmiş,
soğuk algınlığına iyi gelirmiş,
ağrı kesici özelliği varmış ( Belli zaten karanfili andırıyor )
ateş düşürücü etkisi varmış.
tohumlarından aldım balkona da ektim ama bakalım tutacak mı ?
Bu iddiayı ilk kez duydum.
Dün de ilk enfekte olan kişiyi bulduklarını açıkladılar.
Daha doğrusu tahminde bulunuyorlarmış.
Virüsün yüzde yüz yarasalardan insana bulaştığı da bu haberle iddia ediliyor.
Çin'deki şu meşhur enstitüde yarasalardan numune toplayan biri enfekte olmuşmuş ilk olarak.
Geçtiğimiz günlerde ise ilk enfeksiyonun İtalya'da bundan çok daha önce genç bir kadında görüldüğü ve cilt hastalığı zannederek doktora gittiğinden bahsediliyordu.
Enerjilerini tedavi sürecine yoğunlaştırsalar daha iyi olacak.
Biz uğraşsak ancak kendimize.
onu da kimseyle paylaşacak halimiz yok.
Bu yaştan sonra cadılıkla ya da kocakarı ilacı yapmakla suçlanmayı kim ister ki ?
Boşversene
Bölgeden görüntüler ve bilgiler gelmeye başladıkça dehşetle farkına vardık.
ne kadar büyük bir yıkım olmuş olabilir ki dağlık ve ormanlık bir bölge diye düşünüyordum.
Bozkurt İlçesinden akan akarsuyun adını bile bilmiyordum izleyince aklım başımdan gitti.
Kastamonu'nun inşallah hak ettiği şekilde yaraları sarılır.
Sanki hep biraz geri planda kalmış bir il gibi düşünürüm orayı.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |