Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
eski türkçe bir kelime.
daha doğrusu bir fiilin mastar hali. ( Ağma, ağmak )
yükselmek, irtifa, terfi etmek, çıkmak, kalkınmak gibi anlamları içeriyor.
bu durumda ağaç kelimesi bu kökten türetilmiş olabilir.
Yükselen, serpilip gelişen, büyüyen, irtifa kazanan anlamında.
Ağmakla ilgili başka şeyler de paylaşılmış: bir yana doğru eğilmek, düşmek, yağmak olarak açıklanmış.
bu anlamları da ağaç kelimesinin kökünü açıklayabiliyor aslında.
kısacası ağaçlar ağdıkları için bu ismi almışlar.
kitaplarla ilgili bir söyleşiye katılıp:
"aslında ben uzun uzun betimlemeler yapılan kitapları okuma taraftarı değilim" demek.
özgüvenin ya da açık sözlülüğün zirvesi mi diyeyim ne diyeyim bilemedim.
Ben eve bonsai getirecek zannetmiştim.
bildiğin ağaç almış.
yani ağaç.
şu anda evde ağaçlarım var.
olumlu tarafından bakacak olursam:
dikili olmasa da artık ağaç sahibiyim.
portatif olmaları da ölene kadar birlikte olmamızı kolaylaştırabilir.
haberlere bakıyorum.
Bu teşhis konulmuş bir kadın konuşuyor.
Tövbe tövbe
Sanki bir bedene birden fazla ruh doluşmuş dünyaya gelmişler.
Aslında tuhaf bir rahatsızlık.
Bizim gibi tıp camiasından uzak insanlar için fantastik bir durum.
Beyza'nın kadınlarından ötesini bilemiyorum.
o da bana uydurulmuş bir senaryo gibi geliyor.
Ha bir de başka bir film vardı bununla ilgili.
3 genç kızı kaçıran çoklu kişilik bozukluğu olan genç bir adam vardı.
Tamam adını buldum: Split.
duvarlarından karot alır gibi kazıyorlarmış camiyi.
Şifa niyetine ya da hatıra olsun diye galiba.
Belki de eski meski bir fresk bulur muyuz diye uğraşıyorlardır.
Hani böyle haberler çıkıyor ya, sıvanın altından kalem işi çıktı, kapının ardından dehliz çıktı, boyanın altından fresk çıktı falan.
buluş yapıp tarihe geçmek istiyor da olabilirler.
ya da parça parça götürüyorlar.
Hani öyledir ya.
Biraz oradan biraz buradan haraç mezat...
Aslında yakın plan çekimlerden yapının ne kadar eski olduğu da anlaşılıyor.
Herhalde güçlendirme çalışması yapılmıştır.
Ayasofya 1485 yaşındaymış.
En eski camimizden üç kat daha yaşlı.
Selçuklu eserlerimizden bile eski.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |