Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
istenmeyen bitkileri kontrol altında tutmak için kullanılan toksik maddelere verilen isim.
ne güzel tumturaklı ifade etmişler.
istenmeyen bitkileri kontrol altında tutmak...
Sahra Çölünün olduğu yerde bir zamanlar zengin bir orman örtüsü olduğu belirtiliyor.
istenmeye istenmeye bütün bitkiler ortamı terk etmiş.
kala kala deniz tabanını andıran bir kumul çöl ve pek de ulaşılamayan yer altı tabanında gizlenmiş göller kalmış.
işine gelmeyen her şeyi istememeye devam eden insanlık marsa gözünü dikmiş.
özelliklerine hiç bakmamıştım.
bakalım neymiş:
bir kere uranyumda o kadar da büyük bir numara yokmuş asıl polonyum, uranyumdan 400 kat daha güçlü bir
alfa ışıması yayıyormuş.
polonyumun radyoaktivitesi korkunç derecede güçlüymüş.
Karı koca curie'ler bulmuşlar ve Polonya'nın ismi bu elemente verilmiş.
bu radyoaktif element, Pekblend cevherini ayrıştırırken ortaya çıkmış.
bu da neyin nesi anlamadım.
allah allah
pekblend bir uranyum filizine verilen isimmiş.
bir tür uraninit kalıntısından elde ettikleri radyoaktif maddeye polonyum adını vermişler.
uraninite volkan kayalarında ve hidrotermal yataklarda rastlanıyormuş.
vallahi yazılanların yalancısıyım bu polonyum sanayide ve sigara üretiminde kullanılıyormuş.
organlarda özellikle böbrek, karaciğer ve dalakta onarılmaz hasarlar bırakıyormuş.
orjinali
le ştompf
olarak telaffuz ediliyor.
ingilizceye ise
smörfs olarak geçmiş.
yerleşik hayata geçmişler, tarım da yapıyorlar ama daha çok avcılık ve toplayıcılık dönemine yakınlar.
gargamel ve kedisi dışında çok fazla harici sorunları yok ama arada sırada başka karakterler de hikayeye girip çıkıyor.
bir şirine bir de şirin baba dışında hepsi aynı boyda, aynı yaşta ve cinsiyette görünüyor.
şirin babayı sezai altekin seslendiriyormuş.
Bakalım ne demekmiş:
kişinin dürtülerine hakim olamadığı bozukluklara verilen isimmiş.
yangın çıkarma,
kumar oynama,
hırsızlık yapma,
cinsel içerikli eylemler,
takıntılı alışveriş,
takıntılı yemek yeme,
gibi konularda dürtülerine hakim olamıyorlarmış.
bu kişiler yaptıkları hareketin yanlış olduğunu biliyorlarmış fakat yapmadıkları zaman eylemi bir türlü akıllarından çıkaramıyorlarmış ve saplantılı şekilde bu eylemleri düşünüyorlarmış.
trikotillomani, kleptomani, piromani, patolojik kumar oynama gibi alt türlere ayrılmış.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |