Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
hepsini ayrı ayrı tanımlamışlar.
katatoni: tanımlanmış psikiyatrik durumlar bütünü. Stupor, duruş, katılık, bakma, tekrarlayan konuşma hareketleri olarak sıralamışlar. şiddetli ve derin bir stresten sonra hareketsiz kalma hali de katatoni olarak tanımlanmış.
katalepsi: kas sertliği, duruş sabitliği, ağrıya duyarlılığını azalması olarak tanımlanmış.
katapleksi: bilinç kaybolmadan birdenbire düşmeye yol açan kaslardaki hareket kaybı, güçsüzlük, hafif felç olarak tanımlanmış.
narkolepsi: gündüzleri aşırı uyku hali ve uyku atakları ile kendini gösteren nörolojik bir rahatsızlık olarak tanımlanmış.
bu veya buna benzer rahatsızlığı olan ve bunu fark etmeyen insanların her gün trafiğe çıktığını düşünsek mesela.
trafik denen şey insanlığın riskleri göze alarak kabullendiği çok tuhaf bir kavram aslında.
zarar, sonucu kötü olan olay olarak da tanımlanmış.
vebal altında kalmak ise sorumluluk taşımak anlamında kullanılıyor.
Biraz detaylı düşününce hemen her konuda insanların belli bir vebal altında olduğunu düşünebiliriz.
ne yaparsak yapalım vebali var.
hakikaten garip bir denklem.
Bunu aşmanın akla gelen ilk yolu faydanın verilen zarardan yüksek olmasına gayret etmek.
Mesut Alp'in arkeoloji ile ilgili videolarını izliyorum.
Trans Kafkas kültürlerinden bahsediyorlar.
Günümüzde çok sınırlı ve lokal bölgelerde konuşulan ve sadece oraya özgüymüş gibi duran bazı dillerin örneğin kafkas dillerinin geçmişte çok daha geniş coğrafyalarda konuşulduğundan; kültürün çok daha büyük bir alanda yaşadığından ve zamanla eridiklerinden, asimile olduklarından bahsediyorlar.
Hatta konu dönüp dolaşıp bu dillerin Avrupa'da bile konuşulduğundan ( Baskçadan ) ve baskın kültürlerin bunları erittiğinden söz ediyorlar.
Konuşmalar devam ediyor.
Benim kafa yine bir yerlere doğru gidiyor.
Acaba hangi kültürler ayakta kalıyor ?
Hangileri ölüyor ?
Bunun sebebi nedir ?
Geçen gün yine bunu düşünmüştüm.
kültürün geleceğe aktarılmasında temel kriter nedir ?
Aklıma şu gelmişti: Zeka , gelişmişlik düzeyi, teknoloji bir yere kadar. Fedakarlığı daha çok göğüsleyen; kendinden daha çok veren, bireyci ve bencil olmayıp kollektif olan daha kalıcı oluyor gibi geldi bana.
zeka " önce ben" demeye başlıyor. " konfor " demeye başlıyor. " planlama" demeye başlıyor.
bu konu mutlaka bir yerlerde didik didik incelenmiş ve tez haline getirilmiş hatta defalarca kitaplar halinde basılmıştır.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |