Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
telefonunda, öğrenci sosyal paylaşım grubunda bir ses kaydı bulunduğu için taşlanarak yakılan üniversite öğrencisi Deborah Samuel'in ülkesi.
Not: Yanlış anlamadıysam saldırgan grup dini inanç farklılığını gerekçe göstererek genç kızı önce taşlayarak ve sopalarla öldürmüş sonrasında ise lastiklerle birlikte ateşe verip yakmış. Hatta bunu bir de kameraya çekmişler.
sulak yerlerde, sazlık alanlarda
göl ya da nehir kenarlarında kendiliğinden yetişen, oldukça uzayan, bambu benzeri içi boş bitki.
Odunsu bir gövdeye sahip olup 4 metreye kadar uzayabiliyormuş.
Saz kamışı adı da veriliyor.
Hasır yapımında kullanılan hasır otuyla karıştırılmaması gerekiyor.
olta, çit, gölgelik, baraka duvarı, ney, şemsiye, kulübe, sal yapımı gibi alanlarda kullanılabiliyor.
şimdi bu kadar bilgiyi acaba kayıtlara geçsin de ölümsüz olsun diye tabletlere kim kazımış?
tabletlere akatça olarak kazınmış bu bilgiler, günümüzde ırak toprakları içinde kalan, Fırat Nehrinin doğusunda kalan ve Mezopotamya'da bulunan, etrafı surlarla sağlamca çevrilmiş olan Uruk isimli şehir devletinin gerçekten de yaşamış hükümdarı olan kralı Gılgamış adına yazılmış. ( MÖ 2800 olarak yaşadığı dönem tarihlenmiş )
Uruk şehrinin şimdiki haline uydu fotoğraflarından bakınca Denize ( körfeze ) çok da yakın olmayan, dicle ve fırat'ın suladığı bereketli ova gibi bir yerde nehir kenarında kurulduğu görülüyor.
ama etrafta destanda bahsi geçen ne bir dağ var ne de bir orman.
çöl gibi, mars yüzeyi gibi topraklar.
efsanede bahsi geçen hayvanların, ağaçların esamesi okunmuyor.
Alabildiğine dümdüz topraklar ve şehirden kalan sağlam tuğladan sur kalıntıları...
Demek ki aradan geçen binlerce yılda coğrafi koşullarda da bazı değişiklikler olmuş.
Belki iklim, bitki örtüsü bir şekilde değişmiştir.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
memurlara yöneltilmiş bir serzeniş başlığı.
mesela işçi sorunlarından
veya başka sorunlardan
bahsedilmemiş olduğuna göre.
bu başlığı sorunları olan memurların doldurması gerekiyor diye düşündüm.
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |