Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Yeryüzünde oluşmaya başlayan ilk canlılar bitkilermiş.
Daha doğrusu bitkilerin en mikroskobik türleri.
Yaşam bitkilerle başlamış.
Şimdilik bilinen ilk bitki türü Stamatorit adını alıyor.
Bilim sürekli kendini yenilediği ve geliştirdiği için bir tür deniz yosunu olan stamatoritleri ilk bitki türü olarak kabul ediyoruz.
Stamatoritler ilk defa bitkisel anlamda fotosentez yapmaya başlayan canlılarmış.
Yerküre üzerinde oksijenin artmasını da bu yosunlar sağlamaya başlamış.
ayrıca bu ilk bitkiler ortamdaki oksijenin artmasıyla kendilerini de yok etmişler.
Sanki görevleri tamamlanmış ve ortamdan çekilmişler.
Süreç iki ila üç milyar yıl sürmüşmüş.
Suyun dışına çıkan ilk bitkiler hangileri ?
Su kenarında yaşayabilen koksoneya adı verilen bitkilermiş. Yosunlar kaybolduktan sonra bu grup ortaya çıkmış. Galiba Türkçesi kibrit otu. Öyle anladım. Boyları çok küçük 8- 10 cm. boylarında bitkiler ve bataklık sulak yerlerde yaşıyorlar. Bunlarla ilgili fosiller elde edilmiş. Kayalara yapışık halde fosilleri bulunmuş.
Dünyanın fizik olarak yaşının son 8 de birlik kısmında yaşamın başladığı tespit edilmiş.
Tabi yaş olarak bugüne kadar olan zamanı kastediyorlar.
İlk bitkilerin ortaya çıkışını 400 milyon yıl öncesine tarihlemişler.
Zamanla kök sistemleri gelişmiş ve bu nedenle gövdeler de uzamaya başlamış.
350 milyon yıl önce de ilk ağaçlar belirmeye başlamış.
İlk ağaçlar 30 metreye kadar uzayabiliyorlarmış.
Bu ilk ağaç örneklerinin fosilleri ülkemizde zonguldak kömür işletmelerinde görülebiliyormuş.
Seyyar ağaç hatta orman fikri kafamda şekillenmeye başladı.
Ağacı doğrudan yerküreye değil taşınabilir bir platforma dikip giderken yanımda götürmeyi tercih edebilirdim.
Ağacımı da alıp gidebilmem benim için süper olur.
kimsenin yakmasına, kesmesine, sökmesine izin vermemiş olurum.
Geliştirilmesi gereken bir proje
Taşınabilir orman örtüsü.
Mükemmel.
bazı uyanıkların insanları yönlendirme çabalarıyla uydurduğu korku mekanizmaları.
Village filmi buna güzel bir örnek.
Mantıklı açıklamaları kabul etmezler ya da çıkarlarına aykırı bulurlar diye bazı yerleri, davranışları, uygulamaları tabu haline getirebilmek için eski dönemlerde böyle şeyler uydurulmuş.
Bazı kişiler günahkar, suçlu, düşman ilan edilmiş.
Bazı uydurma emareler yakıştırılmış.
Cadılık, büyücülük suçlamaları olmuş.
Saçma sapan deliller üretilmiş.
Bazı yerlere uydurma yatırlar kondurulmuş.
Bazı bölgeler uğursuz ilan edilmiş.
Karanlık dönemler falan.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |