Türkiye'nin memur portalı

Başıma değil de şöyle yakınlara bir göktaşı fena olmazdı diye düşündüğüm başlık.

medyaya haber vermezdim.

Ha ayrıca bunun bir mevzuatı var mı acaba ? Benim arazime düştüğüne göre mülkiyeti bana aittir gibi .

Göktaşı davası. :)

Yaz kızım: Taşın yedi emine tevdiine...

Bugün yayınlanan haberlere göre mutasyonlu virüs Samsun ili geneline yayılmış ve bütün ilçelerde varlığı tespit edilmiş.

Diğer illerdeki durumla ilgili bir açıklama yapılmamış.

Bazı illerde ise daha çok test yapılması gerektiği açıklanmış.

Sözlük anlamı yoksul ve sefil demekmiş.

Başıboş sınıfsız insan topluluğu olarak da adlandırılmış.

Galiba:

yolcu otobüsüne son duraklara doğru binip de kendine bırak oturabilecek bir yer bulmayı nefes alabilecek kadar dahi yer bulamayan;

kafası kapının dışında seyahat etmek zorunda kalan;

tavandaki iplerden karkas gibi asılan yolculara,

fazlasıyla gıcık kapan oturan yolcu psikolojisiyle üretilmiş bir kelimeye benziyor.

Şu ayaktakiler de olmasa, ne güzel yayıla yayıla, sohbet ede ede, püfür püfür, manzarayı seyrede seyrede giderdik. Pis nefeslerini ensemizde hissetmezdik.

Zaten araba da suyla çalışıyor.

Not: anlamını bilmeden tam tersi manada kullananlar da varmış.

Görkemli oyuncu kadrosuna rağmen " olmamış " dediğim film.

Temposu düşük.

fazla mesaj kaygılı, karakterleri abartılı, gerçek olamayacak kadar arızalı bir Amerikan kasabasında gelişen olayları anlatan filmde:

İyi karakterler fazlasıyla saf,

Kötü karakterler fazlasıyla yobaz ya da sapkın,

Ayrıca batıda hala böyle garip hipnozcu papazlara uyup giden, kızarttığı tavuk ciğeriyle yaranmaya çalışan, lazarus gibi ölüleri ayağa kaldıracaklarına inanan bir kitle varsa, bizi fena halde yiyorlar ve bunu da beyin göçü denen hadiseyle gerçekleştiriyorlar demektir.

Daha filmin başında çarmıha gerilen asker sahnesiyle bol bol gönderme barındırdığını belli eden bir film.

Kötü olan karakterler o kadar kötü ki şeytana istavroz çıkarttırırlar.

ömür boyu unutulmayan travmalardır.

Bir üstteki yorumu okurken çok üzüldüm.

Okul, kışla, yurt, cezaevi gibi sosyal ortamlar, devamlılığı zorunlu ve insanı kısıtlı hissettiren hassas ortamlar.

Aynı ortamlara bir de internet linç mekanizması eklendi. Daha yaygın, daha kalıcı, daha yapışkan.

Üstelik bunu uzaklaşma yoluyla defetme olanağı da yok.

İftira, yalan, abartıysa bile dalga dalga yayıldığından düzeltme şansın da yok.

insanların çoğu lise bitimine kadar olan öğrencilik hayatını bir tür işkence gibi görür ve üniversite hayatını iple çeker.

Hele bir de sosyalleşmekten hoşlanmayan biraz daha içine kapanık bir tipseniz konuşmalar, espriler, toplum içinde azarlanmalar, aşağılanmalar, alay edilmeler çok ağır gelir.

Çocuklarla her gün konuşurum.

En ufak bir şeyi içlerine atmalarına ya da gizlemelerine izin vermem.

Kimseye şu ya da bu şekilde zorbalık yapmamaları için onları uyarırım.

" Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun, laf bir kere ağızdan çıkar." diye uyarırım.

Düşünsenize biriyle dalga geçiyorsunuz ve ertesi gün onun intihar ettiğini duyuyorsunuz.

Allah sen bizi koru yarabbim.