Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Valla neyle açıklanır bilemiyorum.
Hepsi teker teker hastalanıp öldü.
Etrafta bir salgın da yok.
Herhangi bir kuş gribi vb. vakası da yok.
Bizimkiler bin pişman.
Keşke vatandaştan alsaydık diyorlar.
Bir süre beslemeleri, emek vermeleri, yumurta temin edememeleri bir yana.
Tavukların o halini görmek de gerçekten üzücü.
Tecrübesiz olsaydık hadi uygunsuz koşullar, vitaminsizlik, gıda yetersizliği vs. diyecektik.
Bizden kral beslendiklerine sizi temin edebilirim.
Bütün meyve ağaçlarından onlar besleniyor.
Yedikleri kara dutları, üzümleri, karışık yemleri sormayın.
Tohum ve hayvan ya da damızlık alırken çok seçici olun.
geleceği de inşa etmiş oluyorsunuz ister istemez.
Önceki yangınlarda yapılan açıklamalar:
-Yanan bir karış bölge bile boş bırakılmayacak ve kesinlikle yapılaşmaya izin verilmeyecek.
-Yanan bölgelerde öncelikle zarar görmeyen ağaçlar tespit edilecek, kesilmesi gerekenler kesilecek ve gerekli işlemleri yapılarak tomruk halinde satılmaya hazır hale getirilecek
- Yangınlar sırasında sıçramaların önlenmesi için parselasyon çalışmaları yapılacak emniyet şeritleri ve güvenlik yolları belirlenecek. Bu mesafeler sayesinde yangınların geniş alanlara sıçraması engellenecek.
( Bunun için rüzgarın özellikle kurutucu rüzgarların da hesaba katılması gerekiyor galiba yoksa yayılma kaçınılmaz oluyor )
-ağaç türü olarak emniyet şeritlerine ve yollara yakın olan kısımlara nispeten dayanıklı olan servi, zakkum gibi ağaçların dikileceği diğer bölümlerin kızılçam ile ağaçlandırılacağı belirtilmiş.
Ben olsam bu çam sevdasından vazgeçerdim. Hızlı büyüyen, iklime uyumlu, daha dayanıklı hatta yemiş meyve veren ağaçları tercih ederdim. Çıra gibi yanan ağaçları sürekli dikmenin çok anlamı olmuyor.
-Toprağın ağaçlandırmaya elverişli hale getirilmesi gerekiyormuş. Bunun teknik olarak nasıl yapıldığını bilmiyorum ama herhalde zarar görmüş olan üst tabaka bir şekilde kazınıyordur. Eskiden yanan bölgelerin hemen ağaçlandırılmadığını öğrenmiştik ama şimdiki uygulamalardan hiç haberim yok.
Bunun dışında ormanlara güvenlikli yağmur suyu depolarının yapılması, bekçilerin bir kısmının buralarda görevlendirilmesi gibi akla gelen her türlü uygulama devreye sokulabilir.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |