Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
böyle bir tabir var ama neden böyle bir isim verilmiş anlamadım.
bu ne saçma bir tanımlama , kadınları niye renklerine göre kategorize etmişler diye düşünürken;
hayır tabi ki aydınlanamadım.
eskiden kölelik meşru olduğu için köle olmayan kadınları bu şekilde ifade etmişlermiş ve ifade öyle kalmışmış.
bazıları da beyaz ve kadın ticareti yani hem uyuşturucu hem insan ticareti olarak anlamamız gerektiğini belirtmiş.
staj dönemindeyken devam ettiğim yere gelmesi gereken vatandaşlar
hele de zenginlerse
en ağır kıyafetleri giyerlerdi.
kalın kaşe uzun paltolar ki kumaşlarını piyasada görmenize imkan yok,
ağır koca taşlı yüzükler, broşlar.
ceket ceplerinde mendiller...
aslında ortamın havası bir anda değişir o ağır ortamda değişik bir rüzgar eserdi ama
insan yine de hüzünlenirdi işte...
ülkenin seni hiç ırgalamayan geri kalanı ve sen, tuzu kuru görünümlü hanımefendi ve beyefendi
bu dehşetli tezatı görünce.
Ben çok beğendim.
Bu durumda o ağacı kesen ya da kurutan, bilerek yakan nasıl bir duruma düşer onu da düşünmek lazım.
dikili fidanları olduğu yerde yerinden çekip, oynatıp bırakanları duydu bu kulaklar, gördü bu gözler.
yerini işaret eden belirgin bir tabela koymamışlar o yüzden hep pas geçiyorduk.
bugün kısa bir belgeseline denk geldim.
Bölgede farklı görünümlü bir göktaşına rastlanması nedeniyle küçük bir tapınak inşa edilmiş vakti zamanında.
Göktaşı siyah cam görünümündeymiş.
Günümüzde pessinus bir yerleşim yerinin altında kalmış, pek çok yapısı da tahrip edilmiş durumdaymış.
( Eskişehir, Sivrihisar, Ballıhisar köyü )
Daha önceleri Radikal'de Necdet Şen'in köşesinde ( Hızlı gazeteci miydi neydi ) bahsedilmişti.
Bir de Sarı mersedes filminde Bayram'ın gitmeye çalıştığı köydü yanlış hatırlamıyorsam.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |