Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
1994 yılında evinin arka bahçesinde oradan buradan topladığı malzemeyle bir mini nükleer reaktör kurmuş.
gerekli radyoaktif malzemeyi ise doğadan ve çeşitli malzemelerden uğraşarak toparlamış.
hikayesi: 1976 yılında doğmuş. Çocukluğundan beri sürekli bilimsel deneyler yapıyormuş. Annesi ve babası ayrılınca yeteri kadar fırsat da bulmuş.
evlerinin bodrumuna bir laboratuvar kurmuş.
para biriktirmiş.
bir gün laboratuvarını yanlışlıkla havaya uçurmuş.
bir gün izcilik kampına yüzü turuncu bir şekilde gitmiş.
bir gün havai fişek yaparken yanlışlıkla yangın çıkarmış.
evinin arkasındaki kulübeye taşınmış.
nükleer reaktör yapmaya karar vermiş.
bu sırada 15 yaşındaymış.
gitmiş radyoaktif elementleri izole etme yöntemlerini araştırıp bulmuş.
duman dedektörlerinden amerikyum,
gaz lambalarından toryum,
pillerden lityum,
saatlerden radyum,
çekoslovakya'dan uranyum
elde etmiş.
radyoaktif maddeleri alüminyum folyoya sarıp ısıtıp manyak seviyede bir çekirdek elde etmiş.
bu arada çevreye inanılmaz bir seviyede radyasyon yayılmaya başlamış.
tehlikenin farkına vardığında artık çok geçmiş.
David'in yüzü açık yaralarla kaplanmış.
bölge karantinaya alınmış.
atıklar Utah atık sahasına taşınmış.
David'i tutuklamamışlar. Muhtemelen kendisi de bir radyasyon kaynağı olduğu içindir.
2016 yılında alkol zehirlenmesinden hayatını kaybettiğinde cilt kanseri olduğu ve tedaviyi reddettiği açıklanmış.
( Mehmet ali Güldal videosundan özetledim. )
Bir akşam arabasıyla kaza yapıyor.
Geceyi arabada geçiremeyeceğini donarak öleceğini düşünen genç kız, arkadaşının evinin o civarda olduğunu hatırlıyor ve yürüyerek arkadaşının evine ulaşabileceğini düşünüyor.
yalnız hesaplaması tutmadığı için eve yürüyerek ulaşamıyor.
evin bahçesinde donarak yere düşüyor.
-22 derecede , donmuş bir şekilde, kaskatı halde 6 saati dışarıda geçiriyor.
o kadar ani donuyor ki gözleri bile açık ve buz kristallerine benziyor.
arkadaşı onu bahçesinde buluyor ve 10 dakika mesafedeki hastaneye götürüyor.
serum takılamayacak kadar kaskatı olan kızı yavaşça ısıtarak adeta çözüyorlar.
aslında ümitsiz ve ölü olarak gördükleri için elektrikli battaniyeye sarıp kaderine terk ediyorlar.
çözülen genç kız yavaş yavaş kendine geliyor.
Bu durumu uzmanlar şöyle açıklamış: kalp çok yavaş da olsa atmaya devam etmiş, hayati organları korumuş, donma ise hücreleri dağılmaktan ve işlevsiz hale gelmekten korumuş.
kısacası kışın donan yazın çözülüp yaşamaya devam eden kurbağalar gibi kız da hayatta kalmayı başarmış.
hiçbir uzuv kaybı ya da kalıcı hasar yaşamadan hayatına geri dönmüş.
Orada olmayan adam filmindeki baş karakter acayip bir berberdi.
Akrabasıyla birlikte ( geveze kuzeniydi galiba ) berber dükkanı işletiyorlardı.
Bir gün bir çocuğun saçını tıraş ederken aklına garip bir şey geldi.
Şöyle söylemişti:
Bu saç, bunu hiç merak ettin mi ? Sürekli uzuyor, yalnızca uzamaya devam ediyor. Bizim bir parçamız ve onu kesip atıyoruz.
Aha demiştim, bu iyice sıyırdı. Kesin bu yeknesak hayatına trajik bir renk katacak.
yine de bu garip karakteri hayalindeki berber olarak tanımlayanlar da var.
suskun, bezgin, yine de titiz ve yapması gerekeni yapan biri olduğu için.
apartmanda ateş yakmak,
rahatsız etmek demeyelim de riske atmak diyebiliriz.
birkaç sene önce binadan aşağıya piknik tüpü fırlatmışlardı ve büyük bir gürültüyle yere çakılmıştı.
Allah'tan aşağıda kimse yoktu da haber olmadık.
tüp alev almış ve adam paniklemiş.
bomba patladı sandık.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |