Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
bir bölümde bebek groot çöpte bir plastik burun buluyor ve onu kendine takıyor.
ağaç olduğu için koklamanın ne olduğunu bilmiyor ve daha sonra onu fırlatıp atıyor.
ağaçlar koku almaz.
en azından öyle biliyoruz.
çünkü kokuya karşı bir tepki geliştirmiyorlar.
( nınını belki de geliştiriyorlardır iyice araştırmak lazım. )
aslında ayırt etme kabiliyetleri olmadığı için suya ne katarsak katalım hepsini gövdelerine çekiyorlar. toksik şeyleri reddetme yetileri de yok.
neyse.
aklıma şey geldi:
Bu bölüme girme yetkiniz yok.
herkese bir kart verilir ve o kartlar enstitünün belli bölümlerine giriş izni içerir.
başka bir kapıdan girmeye çalışırsınız, bilgisayar sizi uyarır:
bu bölüme girmeye yetkiniz yok.
bu durumda burnu olmayan koklamayı bilmeyen ağaçlar gibi ya da gökyüzünü merak etmeyen balıklar gibi...
bize de mi ?
" Anlayamazsınız "
denilecek.
en azından bir deneseydik.
yaranın şekline göre ilk yardım müdahalesi yapılmalı deniyor.
yatay kesi yapılmışsa, yani yara sağ- sol doğrultulu ise yaralının bacakları karnına doğru toplanır.
yaranın her iki yakasının birbirine olabildiğince yakın durması sağlanmalı ve böylelikle kanamaya engel olunmalı denmiş.
bıçaklanma dikey yönlü ise yani yukarıdan aşağıya doğru ise hastanın bacaklarının mümkün olduğunca dümdüz uzatılması ve yaralının kıpardatılmaması gerekiyormuş.
özellikle organlar dışarıda ise ( bağırsak vs. ) kurumamaları için üzerlerinin mümkün olduğunca temiz nemli bir havlu ya da bez ile örtülmesi gerekiyor.
ha bana kalırsa, hayati organları ve atardamarları koruyacak şekilde her gün evden çıkarken robocop gibi giyinmek kafaya da bir kask takmak en mantıklısı gibi duruyor.
kafa da önemli yorgun mermisi var, düğün mermisi var, kim vurdu ortamı var, iş görüşmesi var, eğlence ortamı var, var da var.
Sanıyorum halihazırda bu tarz giyinmeye yasal bir engel de yok.
hepimiz yakında ortaçağ şövalyeleri gibi kargı ve kalkanla dolaşmaya da başlayabiliriz.
böyle hafif bir kumaş üretilirse de en çok talebin coğrafyamızdan geleceği de ortada.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |