Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Virüsün ilk davranışına göre takip edilen sıra nedeniyle adil bulmadığım uygulama.
Artık şekil değiştirdiği ve her yaş grubunu vurduğu tespit edildiğine göre, mesleki açıdan ya da zorunluluktan sahada olan ve riske maruz kalanlar tercihlerine bırakılmak şartıyla öncelikli olarak aşılanmalıdır. "İstemiyorum " diyeni de zorla aşılamanın bir manası yok.
Hatta sıralama yapmak da saçma çünkü herkes kamuda çalışmıyor ve farklı farklı zorunlulukları var.
Aşı temin edilip herkese açık ama randevulu uygulamaya geçilmeli. Yığılmayı önlemek için.
Domuz gribi aşısı olmuştum.
İzdiham olmadı.
İki tür aşı seçeneği sunuldu.
İsteyen gidip aşısını oldu.
İstemeyen gitmedi.
Hatta aşılar elde kaldı diye dönemin sağlık bakanı da çok eleştirilmişti.
Bakan olmak da zor.
Temin edersin dert, etmezsin ayrı bir dert.
Aşı elde kalmamıştır bence.
Uygun koşullarda başka ülkelere bağışlanmıştır.
Hırka genel ismi olsa da eşofman üstü, sabahlık hatta bornoz gibi türleri vardır.
Her şey verilir, paspas yapılır bir şekilde elden çıkarılır da o hep demirbaş olarak kalır.
Çok boldur. Aşırı boldur. Lastikli şalvar gibidir.
Bizi her halimizle kabul eder.
Lekeli mekelidir ya da rengi atmıştır.
Charlie Brown'un battaniyesi gibidir.
Eve gelinince giyilir şapkası varsa kafaya da çekilir.
tam olarak ilk defa 1994 senesinde duyduğum söz kalıbı.
Daha önceden kullanılıyor muydu yoksa o sene mi moda oldu bilmiyorum.
ilk duyduğumda ikirciklenmiştim.
Ne demek istiyor acaba ? Bu ne garip bir cümle.
O zamana kadar "Eyvallah" diyorduk.
Jargon falan değildi.
Herkes herkese söylüyordu yani.
Hatta çocukken kim kime "güle güle" der kim kime "Eyvallah" der sürekli karıştırıyorduk. :)
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |