Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
muratgil'in damından atlayamadım
Mardin kapısından atlayamadım
dere geçit vermezse atlarım taştan taşa
atladım bahçene girdim
Atladım girdim bağa
Haramsu'dan atladım
Atladım gittim eşiği
atlayıp gemine binemedin mi ?
atlarım dağlardan yokuşlar bitmez
kız ben seni görünce atlarım taştan taşa ( Hayriye )
Şu dere baştan başa, atlarım taştan taşa ( Tımbıllı )
Sınırlı sayıda atlamalı, zıplamalı türkümüz de varmış.
okurken bazı nedenlerle epeyce zorlandığım romanlar.
Birinci sebebi insan isimleri,
Çok fazla birbirine benzeyen tonla isim geçiyor.
Arapçadaki gibi "falanca oğlu filanca oğlu filanca" gibi uzun ve karmaşık isimleri var.
Ayrıca adamın birinden romanın bir bölümünde uzun ismiyle bahsedilirken başka bir yerde "Ah Alyoşacığım, gelmekle ne iyi ettin " gibi kestirmeden gidiyorlar.
İkincisi kahramanlar çok konuşuyorlar.
Ruslar gerçek hayatta da bu kadar çok ve felsefi konuşuyorlar mı merak ediyorum.
Birinden borç alınacak, birinin nişanlanması gerekiyor, bir oda kiralanacak konuş allah konuş bitiremiyorlar.
Odalara giriliyor, odalardan çıkılıyor, madam bilmem kim ziyaret ediliyor, fikri alınıyor, geri dönülüyor, baloya davet ediliyor, bu davet irdeleniyor, yazlık eve gidiliyor, troykaya biniliyor, saraya çağırıyorlar , o kış kıyamette insanlar bir sürü yere girip çıkıyorlar. Kafam karışıyor haliyle.
Birbirlerine gidince de reçel yiyip çay içiyorlardı galiba.
karamazov kardeşleri okudum ama ben mi onu okudum o mu beni okudu anlayamadım.
Yine de okumaktan vazgeçmiyor insan, öyle de bir durumu var.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
memurlara yöneltilmiş bir serzeniş başlığı.
mesela işçi sorunlarından
veya başka sorunlardan
bahsedilmemiş olduğuna göre.
bu başlığı sorunları olan memurların doldurması gerekiyor diye düşündüm.
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |