Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
şımarık demeyelim de
aşırı kontrol altındalar diyelim.
hani terledin diye maçlarda arkasından havluyla gezilen çocuklar var ya
bir ihtimal onun gibi.
hepsi değil ama sanırım buna benzer durumlar.
bu adam bir balıkçıymış.
Meksika'nın Guatemala sınırında yaşıyormuş.
2012 yılında çok acayip bir şey yaşamış.
bir arkadaşıyla birlikte balık tutmak için denize açılmış.
tekne arızalanmış ve pasifik açıklarına sürüklenmeye başlamışlar.
arkadaşı çiğ et yiyemiyormuş.
bir süre sonra hayatını kaybetmiş.
kendisi ise açık denizde 13 ay boyunca çiğ balık, kaplumbağa, kuş vs. yiyerek yaşama tutunmuş.
Taaa Marshall adalarına kadar sürüklenmiş, Ebon Atoll adasında kıyıya vurmuş.
Adamı köylü kadınlar bulmuş.
Berbat görünüyormuş.
teknesini incelemişler, kendisini dinlemişler.
Hah işte yüzde bir ihtimal gerçekleşmiş ve adam hayatta kalmış.
Bazıları da bu adamın bu yaşadıklarını kafadan attığını ileri sürmüşler.
çünkü bulunduğunda çok da zayıf ve bitkin değilmiş.
iyi de adamın elinden ne uçan ne de kaçan kurtulmuş.
her şeyi avlayıp yemiş.
Karaciğeri parazit doluymuş ve iflas etmek üzereymiş.
teknedeki kutu benzeri şeyin altında güneşten korunduğundan omurgasında yamulma tespit edilmiş.
saçı sakalı birbirine karışmış ve saçının rengi de bir acayip olmuş.
Neyse bilim insanları hesaplamışlar ve okyanus akıntılarının tekneyi tam olarak o adaya ulaştırabileceğini bulmuşlar.
aklıma bir şarkı geldi:
Demet Sağıroğlu'nun söylediği bir şarkı vardı.
Nakarat kısmı Sanki bir sorunun cevabı gibi.
Beni kim şikayet etti ? Başım bir türlü beladan kurtulmuyor. Beddua mı ettiniz ne ettiniz ?
Tanrı'ya seni ben şikayet ettim. ( Demet Sağıroğlu )
Yani şikayet eden benim başka birilerini arama.
Çünkü diyor.
Sen,
Aşkıma ihanet ettin, diyor.
Şarkılar güzel de nedense hep aşka meşke bağlanıyor. Sanki dünyada başka dert dava kalmamış gibi.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |