Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
aradan elli yıl da geçse, aradan yetmiş yıl da geçse karşılıksız yapılan küçücük iyilikler bile unutulmuyor.
siz unutuldu zannediyorsunuz ama öyle değil.
hiç kimse hiçbir iyiliği unutmuyor.
özellikle dardaysa,
çok zor durumdaysa,
bana çıkıştılar hemen,
"niye öyle yaptın ki kim olduğunu bile bilmiyorsun" dediler.
tam 30 yıl önce, ne yapacağımı bilmez durumdayken aynı şekilde bana küçücük bir yardımda bulunulmuştu.
yardım eden için küçücük ama benim için gerçekten önemli bir yardımdı.
fena halde yolda kalmıştım.
hiç sorgulamadı, ricamı ikiletmedi, tereddüt bile etmedi.
o unutmuştur ama ben hatırlıyorum.
ben de aynısını yaptım.
keşke de daha fazlasını yapsaydım.
çocukken çoktan ölüp gidenlerin hikayelerini dinliyordum.
onlar sevgiyle anılıyorlardı.
ne kadar garip,
hiçbirini tanımıyordum ama onların hayırla anıldıklarını dinliyordum.
böyle bir hikaye vardı.
adam ressam ve resimlerini yaparken bayat ekmek içi kullanıyor.
düzenli olarak gittiği bir fırın var ve bayat ekmekleri oradan alıyor.
fırıncı kadın adamın haline (!) acıyor ve bir gün bir güzellik yapmaya karar veriyor.
adamın aldığı ekmeğin arasına çaktırmadan bir miktar yağ sürüyor.
aklınca bu yoksul ressama bir iyiliği dokunsun istiyor.
yağlı ekmeği tablolarına süren adamın tepkisi:
öfkeyle tekrar Fırına gidiyor ve kadına dummkopf ! diye bağırıyor.
herhalde çevirmen final kısmı daha etkili olsun diye bu kelimeyi mahsus çevirmemişti.
yoksa niye bu şekilde aklımda kalsın ki ?
Ha şimdi hatırladım.
Adam almanca konuşuyordu ve kadın adamın dilinden anlamıyordu, bir de böyle bir problem vardı aralarında.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |