Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
kendisiyle ilgili bir belgesel izledim.
galiba dismorfofobi denen şeyi tanımlıyorlardı.
üşenmemiş kendi kafasının fiziksel özellikleriyle ilgili uzun uzun bir yazı kaleme almış.
şöyle hayal ettim, böyle düzenledim yine de bir şeye benzemedim benzeri şeyler yazmış.
bir sürü resimleri yayınlanıyor.
tanımladığı kadar büyük bir çirkinlik de göremiyorum.
çocukken akran zorbalığına mı uğramış, ailesinin içinde çok fazla patavatsız kalas insanlar mı varmış ne olmuşsa adamı psikolojik vaka haline getirmişler.
Sadece akşamları karanlıkta dışarı çıkan, çekingen, sürekli kendini eleştiren biri olmuş çıkmış.
Belki de kusursuzluk saplantısı olan biriydi ve gözüne estetik gelmeyen her şeyi acımasızca eleştiriyordu.
günümüzde böyle insanlar var ama ağırlıklı olarak kadınlar.
Bu uğurda estetik operasyonlarda patır patır ölmeyi bile göze alıyorlar.
Shirley MacLaine çok hoş ve enerjisi güzel bir oyuncuymuş.
Filmi beğenmedim o ayrı.
Çakma Alfred Hitchcock havası var.
Tabi gerilim ve polisiye anlamında değil de, mekan ve hikaye akışı anlamında.
Film Virgin adası fikrinin temellerinin aslında ne kadar eski olabileceğini anlatıyor diyeyim de " Saçmalama be ne alakası var ! " diye itiraz edin.
Shirley MacLaine'nin gençliğini görünce Mahallenin muhtarlarındaki Fadime geldi aklıma. Benziyormuş sanki.
düşündüm de çoğunun müzik ve ritm yeteneğinin olmasının temelinde acaba ne yatıyor ?
genetik yatkınlık dersek...
demek ki müzisyen olarak göçebe yaşamla geçimlerini sağlayabilen çingeneler dünyanın dört bir yanına dağılırken büyük şehirleri seçmişler ve oralarda hayata tutunabileceklerini düşünmüşler,
müzisyenlik yeteneklerini hem soyaçekim yoluyla hem de kültürel yolla altsoylarına aktarabilmişler.
aslında istanbul folklorunu anlatan kitaplarda haklarında detaylı bilgi vardır diye düşündüm.
kalaycılık, gezgin satıcılık, falcılık, eğlence sektörü, çiçekçilik bizim neslin hatırlayabildikleri.
yanımda olmayarak beni ağır bir yükten kurtardılar.
ben de kimsenin yanında olma zorunluluğu hissetmedim.
paşa gönlüm ne istiyorsa onu yaptım.
fil hafızası kısmına katılıyorum.
aylar önceki hatta üzerinden sene geçmiş yazışmaları bile hatırlıyor.
hem de kendisinin dahil olmadığı yazışmaları.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
memurlara yöneltilmiş bir serzeniş başlığı.
mesela işçi sorunlarından
veya başka sorunlardan
bahsedilmemiş olduğuna göre.
bu başlığı sorunları olan memurların doldurması gerekiyor diye düşündüm.
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |