Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
eyüp sultan camii türbesine çekiçli saldırı gerçekleştirilmiş.
nedense bu tür arazlar da hep kamusal alanlarda zuhur ediyor.
dur bakalım kim kameraya almış ?
galiba güvenlik kamerası görüntüleriyle durum tespit edilmiş.
yerine yerleştirilecek çinilerde artık keçi kafasını andıran boynuzlu motifler koyulmazsa bir uzlaşma zemini sağlanır gibi geliyor bana.
ben çiniyi çok severim.
evde de duvarıma astığım silmeye kıyamadığım el işi bir çini panomuz var.
ana fikir: Çinilerimize kıymayalım. Biz hereke halısının patentini alan çinliler gibi çininin patentini almadık ama o biçim geliştirdik bu sanatı.
o kadar ilerlettik ki İznik çinisi, kütahya çinisi diye şehirlerle damga bile vurmuşuz.
1000 yıllık oldukları tahmin ediliyormuş.
Kapadokya sınırları içinde sayılan Aksaray ilinde bulunmuşlar.
sergilenen mumya sayısı 13 fakat aynı mumyalardan geçmişte yüzlercesinin bulunduğu iddia ediliyor.
mumyalar çanlı kilise adı verilen bölgedeki tarihi kilise kalıntılarında bulunmuş.
mumyalarla ilgili merak uyandıran detaylar var.
bebek mumyalarında anatomik orantısızlıklar.
bedenlerin 0-2 yaş arası bebeklere ait olup kafataslarının, el ve ayakların bir bebeğinkine kıyasla oldukça büyük olması.
göz çukurlarının olması gerekenden çok daha büyük olması.
doğumsal bir anomali olma ihtimali ( Hidrosefali vs. ) el ve ayakların büyük olması nedeniyle pek olası görünmüyormuş.
bebekler 0-2 yaş arası olarak tanımlandığı için büyüme hormonları henüz devrede olmadığından kafanın büyüklüğü el ve ayakların büyüklüğü, tırnakların anormal derecede uzun olması cücelikle de açıklanamıyor.
kısacası mumyaların adli tıp uzmanları tarafından detaylı olarak incelenmesi gerekiyormuş.
farklı ve eski çağlarda yaşamış daha küçük bir insan türü mü,
anomali ile doğmuş çok sayıda bebeğin gömülü olduğu bir toplu mezar mı,
yoksa sadece mumyalama tekniği yüzünden bir yanlış anlama mı var,
genetik yapıları nasıl
radyasyona maruz kalınmış mı, herhangi bir toksik etkiye maruz bırakılmışlar mı ?
bunların anlaşılabilmesi için analizlerinin yapılması gerekiyormuş.
Belki de yapıldığı fakat kamuoyunun aydınlatılmadığı belirtiliyor.
kısacası bu konuda bir bilgimiz yok.
bunun yanı sıra tarihte bilinen ilk beyin ameliyatı da aksaray'da yapılmış.
kafatasının arkasında son derece düzgün kenarlı ve yuvarlak bir delik açılan kadının ameliyattan sonra 2 ay daha yaşadığı yapılan analizlerle belirlenmiş.
uzmanlar böylesine düzgün ve beyne zarar vermeyen bir deliğin o günün teknolojisiyle mümkün olmadığını belirtiyorlar.
özetle Anadolu arkeoloji araştırmaları ile tarih yeniden ve çok daha geriye doğru yazılabilecek gibi görünüyor.
bilinen tarih çok çok daha eski çağlarda daha ileri bir teknolojiyle başlamış olabilir.
düşündüm de acaba geçen onlarca yıl ve belki de volkanik hareketler nedeniyle aslında yer altında olmayan bu şehirler zamanla yeraltında kalmış olabilir mi ? havalandırma delikleri de belki başka amaçla kullanılıyordu.
aslında bu çok düşük bir olasılık.
aklıma her seferinde ilk gelen o dönemin iklim koşullarının çok zorlayıcı olduğu.
ikinci kuvvetli olasılık ise salgın hastalıkları anlamlandıramayıp onlardan kaçma amacı. bir çeşit karantina bölgesi.
ya da yırtıcı hayvanların kontrol edilemez derecede fazla olduğu bir ortam insanları yer altına sığınmaya itmiş.
bu şehirlerin katlarından örnekler alınıp her bir katın arasındaki yaş farkı hesaplanabilir mi acaba ?
Occam'ın usturası:
döneminin kilisesi tarafından lanetlenmiş oscham adlı ingiliz filozof tarafından ortaya atılan basitlik ilkesi.
bir meseleyi çözmek için iki yaklaşım varsa basit olan yaklaşım tercih edilmelidir.
Bir olgunun açıklanması mümkün olan en az varsayıma dayanmalıdır.
evrenin gizemli konuları çözülmeye çalışılırken günümüze kadar bu prensip göz önünde bulundurulmaya çalışılmış.
Anadolu'nun çeşitli yerlerinde bulunan yeraltı şehirlerinin sırları da bu yaklaşımla çözülmeye çalışılıyor.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |