Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
diyorlar ki:
insan beyni
şöyle tasarlanmıştır,
yaratıcıdır, hayal kurar ama daha önceden var olmamış ya da var olandan esinlenmemiş hiçbir şeyi tasarlayamaz.
yani tasarlamak için, inşa etmek için, temellendirmek için mutlaka varlığın bazı parçalarından yararlanır.
yarına kadar daha önce hiç olmamış bir renk bulup çıkarın ve tanımlayın desem ya da süre de vermesem
bildiğimiz hiçbir şeye benzemeyen bir hayvan tasarlayıp modelleyin desem
ya da başka bir yaşam döngüsü kurgulayın desem
var olan şeylerden yararlanmak zorunda kalırsınız.
beynimiz ya da ruhumuz diyelim
olmayan bir şeyi tasarlayamaz.
düşünceler, fikirler de aynı şekilde.
zıtlıklarıyla birlikte
tamamen olanın içinde.
son olarak elçilerin bir de şu fonksiyonu varmış.
şahitlik yapmak.
gereken uyarıların yapıldığına dair şahitlik yapmak.
iletişimi kestiğini kim söyledi ?
İmdaaattt !!! :)
dua ediyorsunuz,
bebekler dünyaya geliyor,
rüyalar görüyorsunuz,
astral seyahatler yapıyorsunuz,
bazı kurtuluşlara mucize adını veriyorsunuz,
bazı canlıların bazı canlılar imdadına yetişiyor,
bilim insanları var,
samimi uyarıcılar var,
teknoloji ilerlemiş.
iletişim kurmak istiyorum ama kuramıyorum diyenlere şu tavsiye ediliyor: Sisteme yardım edin, sistemin akışına yardım edin,
mucize olarak artık gökyüzünden bir sofra inmesini beklenmeyecek seviyeler...
akıldan ve bilimden başka ne ikna edebilir ?
ben söyleyeyim.
Hiçbir şey.
Bence konuya ilgi duyanlar Halis Aydemir'i takip etsin.
Allah'ını seven defansa gelsin. :)
mevzu kala kala benim gibi garibana kaldı.
sadece elçi kullanılmıyor anladığım kadarıyla.
elçiler, zulümde ve azgınlıkta ileri giden toplumlar için görevlendirilmiş yanlış anlamadıysam.
Yani sosyal dengenin bozulduğu, zorbalığın arttığı, sistemin ağır derecede hata vermeye başladığı dönemlerde.
kanalları açık olanlar vardır, kanallarını kapatanlar vardır, yani algılarla alakalı, düşünmeyle alakalı, vicdanla alakalı, bir de bilimle alakalı...
mesela derece derece insanlar vardır.
tabi onları bulamayız çünkü davul zurna çalıp biz buradayız diye ilan etmezler.
ne vazifeleri varsa onu icra ederler.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |