Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Eskiden kullanılan bu şapkalarla ilgili pek çok öykü anlatılmış.
Pek çok filmde çizgi filmde de geçmişte bu şapkaların kullanıldığını gördük.
Ana vatanı Fransa'ymış.
İçine önemli şeyleri mi koyuyorladı acaba ?
Fotoğraf, mektup, ne bileyim baş üstünde taşınacak başka şeyler.
Bu tarz şapkaları düzgün tutmak için bir iş kolu bile varmış.
Şapka kalıpçıları.
Isıttıkları kalıplara bu şapkaları oturtup ütü gibi bir uygulama yapıyorlarmış.
Mesela o dönemde yaşasam ve tiyatroda önümde şapkalarıyla bu adamlardan otursa bastonumla şapkalarını uçururdum herhalde.
Bir enzim eksikliğinden kaynaklanan metabolik bir hastalıkmış.
Plazmada metil malonik asit birikmesi ve idrardan atılımının artmasıyla sonuçlanıyormuş.
Akraba evliliklerinde özellikle dikkat edilmesi gerekiyormuş.
Yeni doğanlarda ortaya çıkabileceği gibi daha ileri yaşlarda hatta ergenlik döneminde bile ortaya çıkabiliyormuş.
Hastalarda kusma, beslenememe, halsizlik ve uyku hali görülüyormuş.
Belli besinlere karşı duyarlılık olarak anladım.
Düşük proteinli diyet tedavi yöntemlerinden sadece biriymiş.
Belirtilerle birlikte acil olarak tedaviye başlanması gerekiyor.
Aksi halde başta zeka ve gelişim geriliği olmak üzere pek çok ilerleyen tıbbi sorunlar ortaya çıkıyormuş.
Detaylı baktım ve ayran budalası hakkında hiçbir ipucu bulamadım.
Neden ayran ?
Mesela neden süt ya da boza budalası değil ?
Belki hayran hayran, ağzı açık baktığı için " Hayran budalası " denilmek istenmiş ama söyleyen kişi trakyalı olduğundan ayran budalasına dönüşmüştür deyim. sonra da öylece kalmıştır. Belki romanlar arasında yaygın bir sözdür. deyim dağarcığımıza eklenmiştir.
" Avza'da hayran içtik ayran kaldık. " gibi bir şey olsa gerek.
bunu herkes beceremeyebilir.
Bu nedenle beceremeyenler ağzını açmamalıdır.
İşleri daha da berbat etme riski vardır.
Teselli ya da teşvik için öyle garip gerekçeler bulunur ki komedi filmlerine malzeme bile olur.
Şahsen beceremem o yüzden kısa keser konuyu kapatırım.
uzatmam.
çoğu insan da uzatılmasını istemez.
artı başıma gelen felaketleri de kimseye söylemem genelde.
kimseye lazım değil.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
memurlara yöneltilmiş bir serzeniş başlığı.
mesela işçi sorunlarından
veya başka sorunlardan
bahsedilmemiş olduğuna göre.
bu başlığı sorunları olan memurların doldurması gerekiyor diye düşündüm.
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |