Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Henüz cep telefonları yokken, sabit hatlar varken yapılan saçmalıklar.
Kimseyi telefonla işletmedim ama iki kere başıma çok kötü ve komik olaylar geldi.
Birincisi malum eve internet bağlatırken zorlanıyorduk.
Bütün kardeşler odada koca kafalı bilgisayarın başında internetle uğraşıyoruz.
Aradık süperonline mıydı neydi.
Bir adam açtı.
İnternete bağlanamıyoruz dedik.
Adam talimatları teker teker uygulatıyor bize ama kalabalığız ve kavga kıyamet gidiyor odada.
Argo, itiş kakış ne ararsan var.
Bir yandan da adamı duymaya çalışıyoruz.
Telefon benim elimde olduğu için ve bir yandan talimatları duymaya çalışıp bir yandan laf anlatmaya çalıştığımdan birdenbire sinirlerim bozuldu ve gülmeye başladım.
Sinirden telefonu yatağın üzerine fırlattım ve kahkahalarla gülüyorum.
Gözümden yaş geliyor ama bana daha çok kızmaya başladılar "Alsana telefonu adam bekliyor" diye.
Telefonu tekrar elime aldığımda adam da telefonun diğer ucunda gülüyordu.
Yapacak bir şey yok.
İtiş kakış bir şekilde hallettik internet işini.
Diğeri daha feci,
Evde su bitmiş su siparişi verilecek
Sucuya su isterken yanlış bir kelime söyledim ve kendimi tutamayıp gülmeye başladım,
Sonra düzgün söylemeye çalışırken cümlenin aynı yerinde yine aynı kelimeyi yanlış söyledim ve bu sefer kahkaha atmaya başladım.
BAna baksanıza siz benle dalga mı geçiyorsunuz diye bağırdı adam.
Yeminler ettim yok abi vallahi eve su lazım diye kapattım telefonu.
Su gelince de kapıyı ben açmadım.
Bir daha da orayı aramamıştım.
Bir gün vapurdan inmiş yürüye yürüye gidiyordum.
Çok da dalgındım.
Baktım koluma biri girmiş.
Hem yürüyor hem de hararetli hararetli bir şeyler anlatıyor.
Sesimi çıkarmadım.
Epeyce anlattı.
Sonra döndü bana baktı.
Ben de ona baktım.
Aaa bu değilmiş dedi ve kolumu bırakıp gitti.
Ne konuştuğunu dinlemedim, dinleseydim cevap verirdim.
Biraz kendi kendime güldüm yoluma devam ettim.
defterlerin boş kalan sol çizgi arkasına desenler yaptığımız dönemlerden kalan sağ üst köşedeki kırmızı yıldızlar. Yanına da pekiyi notu düşülürdü zaman varsa.
Defter çok temiz olmalı.
Yazı okunaklı olmalı.
İmla hataları olmamalı.
Başlıklar kırmızı kalemle yazılmalı.
Ek olarak bu kenar süslerini genellikle kız öğrenciler birbirlerine bakarak geliştirirlerdi.
Yılan şeklinde kıvrımlı bir çizginin sağ ve soluna baloncuklar yerleştirirler,
Ya da sepet örgü şeklinde çizgileri birbirleriyle birleştirirler,
bazıları da üşenmeyip aşağıya kadar bir sarmaşık çizer üzerini yapraklar ve en bilinen çiçek olan papatyalarla süslerdi.
Hepimiz birden defterin sağ tarafını sevenler kulübüne üyeydik.
Ataşlar renkli değildi, birkaç tane varsa ne mutlu bizeydi.
defterlerin kenarlarını ataşla mutlaka tuttururduk, bakkal defteri gibi olmasın diye.
Kantinler rutubet, simit ve kırtasiye ürünleri yüzünden diye tahmin ettiğim gizemli bir şeyler kokardı.
öğretmenlerin sürekli okula pahalı ürünler getirmeyin diye uyardıklarını hatırlıyorum.
Dersi dinlemeyip voltranlı her tarafı bölmeli kalem kutuları izlerdik.
Ondan herhalde.
Öğretmenlerimiz fırsat eşitliğinden de yanaydı.
O konuda hiç içimiz burkulmadı.
Yardımları durumu zayıf öğrencilere gizli gizli ulaştıran öğretmenlerimizi hatırlıyorum.
Öğrenciyi hiç rencide etmezlerdi.
Sınıfın içinde ya da okul kürsüsünde ifşa etmezlerdi.
Öğretmenler odasına çağırır, onlara elleriyle yepyeni önlükler, ayakkabılar, paltolar giydirirlerdi.
Bazen başarılarından dolayı onları tahtaya çağırır, kuvvetle alkışlatırlardı.
Çok çekingen öğrenciler vardı ve öğretmenler onları kazanmak için her şeyi yapıyorlardı.
İsmi lazım değil ilkokul birinci sınıfta sınıfımızın en miniciği çok tatlı bir erkek öğrenci vardı.
Virgüllere birgül adını veriyordu.
Onları o kadar sevmişti ki her iki kelime arasını kırmızı kalemle virgüllerle donatmıştı.
Öğretmeni hatırlıyorum:
Oğlum bu ne!
Birgül öğretmenim.
Yan sınıftaki öğretmen gelir, ayaklarına basar onu yukarı doğru çekiyormuş gibi yapardı.
Oğlum çok küçüksün çabucak büyümen lazım derdi.
Kocaman oldu mu bilemiyorum.
İsmini hatırlıyorum ama soyadı aklımda yok.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
memurlara yöneltilmiş bir serzeniş başlığı.
mesela işçi sorunlarından
veya başka sorunlardan
bahsedilmemiş olduğuna göre.
bu başlığı sorunları olan memurların doldurması gerekiyor diye düşündüm.
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |