Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Çıkardığı onca başarılı işe rağmen aklımda hep bir köşe yazısı ile kalmıştır.
Arasam bulurum belki o yazıyı.
İnsanlığın umutsuzca yapıştığı "iyimserlik, umut etmek ve polyannacılık" üzerine bir köşe yazısıydı.
İnsanlığın sürekli umut etmesini zehirli, mutsuz eden, karanlık bir düşünce olarak yansıtmıştı.
O anki ruh halidir.
Haklı da olabilir.
Dünyaya gerçekçi tarafından bakacak olsak;
mucizelere inanmasak,
İki kere iki dört kadar rasyonel yaklaşsak,
yok olmayı dilerdik.
Oysa kendimizi hayata daha sıkı bağlamak için türlü bahaneler bulmakta üzerimize yok.
Bazı insanların salon bitkilerine de taktıkları boncuk.
Çiçeğe bir kimlik kazandırdığı için şık ve havalı duruyor.
Sonra çiçeğe bakıp üzülüyorum. Birinin nazarı değse bile çiçeğin kaçacak göçecek bir yeri yok. Bakmayın bana da diyemez. Artık evin insafına kalmış, gübrelerlerse, havalandırırlarsa, sularlarsa beslenir; kimse yüzüne bile bakmazsa solaarr gider. Boncuklu çiçeklerin sahiplerini severim, çok iyi olurlar.
Stokçuluk biz tüketiciler için suç sayılmadığı için şimdiden, fiyatları daha da artmadan uygun fiyata alıp haşlayıp stoklamamız gereken ürünlerin başında bakliyat geliyor. Güvelenme ihtimali nedeniyle kuru ve serin yer tavsiyesi yapamasak da derin dondurucuların dolması şart.
Winter is coming ve belli ki zorlu bir kış bizi bekliyor.
Faydalı bir eylem ama her nedense olumsuz anlamda deyim olarak kullanılmış bir kere.
Lafa limon sıktın, mevzuya limon sıktın, ortama limon sıktın diyerek tadı tuzu kaçırdın iması yapılıyor.
Halbuki çaya, çorbaya, zeytine, zeytinyağlıya, her bir şeye bol limon sıkılır.
Geçen kıştan beri buzluğa tıktıklarım sayılmazsa ki aslında onları çözdürüp bir an önce tüketmem gerekiyor; marketten artık bir ya da iki adet olarak alıyoruz limonları.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
memurlara yöneltilmiş bir serzeniş başlığı.
mesela işçi sorunlarından
veya başka sorunlardan
bahsedilmemiş olduğuna göre.
bu başlığı sorunları olan memurların doldurması gerekiyor diye düşündüm.
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |