Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
üç yaşında var ya da yok.
oyuncakçının önünde yere çömelmiş somurtmuş oturuyor.
ne olduğunu sordum cevap vermedi.
etrafa baktım, babası uzaktan onu izliyor.
galiba çok pahalı bir oyuncağı yeni yıl hediyesi olarak istemiş ve kendisine alınmamış.
ne istedi acaba gerçekten merak ettim.
iyi ki oyuncakçı değilim bir aya kalmaz batardım.
bütün oyuncakları çocuklara dağıttığım için.
-------
telefonu temizlemek için yıkadım açılmıyor , dedi.
yeni yılın ilk şakasını yapmışmış.
valla çok inandırıcıydı, bir an nefesi kesildi ... :)
bana iki ayağı üzerinde durabilen canlıları saysana dedim.
aklım sıra zeka ile ilişkilendirecektim.
biraz durdu.
tavuk dedi.
sonra deve kuşu, dinozor dedi.
kısaca kanatlılar dedi.
böylece iki dakikada iki ayak üzerinde durabilme tezini de çürütmüş oldu.
-----
daha önce hiç böyle hastalanmamıştım.
ayağa kalktığım anda şiddetli bir şekilde sıtmalı gibi titriyordum.
üzerimi kat kat örttüler,
çay, çorba, limon üç saat inleye inleye uyumaya çalıştım.
çok acayip
üç saat sonra her şey geçti.
bir gün, dedi
sanki kafamdaki bazı kabloların yandığını daha doğrusu kafama aşırı elektrik yüklendiğini ve beynimdeki şalterin attığını hisseder gibi oldum.
bu durup dururken gerçekleşti. ( öncesini veya içinde bulunduğu koşulları anlatmamış )
daha sonra burnuma yanık kokusu gibi bir koku geldi. ( bunu temporal lobla ilişkilendiriyorlar ama sebebini bilmiyorum. )
daha sonra ise beyninde bir kanal açılmış gibi olmuş.
bir bedene doluşan bir sürü varlık gibi.
bir türlü susmayan.
istediğini yaptırmaya çalışan,
zorlayan
korkutan
dış dünya ile bağlantıları bozan
bir sürü iradeyle aynı beden içinde yaşamaya çalışmak gibi.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
memurlara yöneltilmiş bir serzeniş başlığı.
mesela işçi sorunlarından
veya başka sorunlardan
bahsedilmemiş olduğuna göre.
bu başlığı sorunları olan memurların doldurması gerekiyor diye düşündüm.
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |