Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
hayat hikayesini dinledim.
1940 doğumlu Mehmet Kuşman saygıdeğer bir araştırmacı.
ilkokul mezunuydum ama arkeolojik kazı çalışmalarına katıldığım zaman urartu yazısını öğrenmeyi kafama koymuştum diyor.
İstanbul Üniversitesi kazı ekibi kazdıkça kitabeler çıkmaya başladı diyor.
Başlangıçta kimse ona yardımcı olmamış.
öğrenebilirsin tabi ama kendin uğraşman gerek, demişler.
o da yılmamış.
önce van kalesine gitmiş bir deftere gördüğü her şeyi kaydetmiş ama hiçbir şey anlayamamış.
diyar diyar, ülke ülke gezmiş. ( Ermenistan, İran, Suriye )
Irak'a gidememiş savaştan dolayı.
urartu alfabesini tamamlamış.
sonra ona bir levha yapmış.
sonra kelimeleri öğrenmeye çalışmış.
kalkmış taaa İstanbul'a üniversite kapılarına gidip oraları kütüphaneleri aşındırmış.
kelime dağarcığını 650 ye kadar genişletmiş.
sonra cümle dizilimlerini öğrenmiş.
Bütün bunları yaparken de doğal olarak Urartu kültürüne neredeyse tamamen hakim olmuş.
yaşayan kültür mirası diyorlar ya.
Bence bu amcanın çalışmaları ve derlediklerinden ötürü onurlandırılması gerekiyor.
neden her şeyi rahatlıkla besin olarak tüketebiliyorlar sorusunun cevabıymış.
öyle derin ve şiddetli bir kıtlık dönemi geçirmişler ki döneme şahit olanlar korkunç şeyler anlatıyorlar.
her şeyi yemiştik, hiçbir şey kalmamıştı son olarak balçık toprağı çiğnemeye başlamıştık diyorlar.
artık insanlar teker teker ölmeye başlamışlar ve diğer insanlar onları yiyerek hayatta kalmaya çalışmış.
bir kadın annesinin artık takatsiz kaldığı zaman kendisini kenara çekip şöyle söylediğini anlatıyor.
" ölürsem hemen kapıları kilitle, kimseye haber verme, hayatta kalman gerek bu nedenle bedenimi yiyebilirsin. "
Bu dönemde hububatı yiyorlar diye serçeleri yok etme emri verilmiş.
insanlar canla başla uğraşıp bütün serçeleri yok etmişler.
bu işin sonunda korkunç bir çekirge ve buna bağlı olarak fare istilası başlamış, zor olan koşullar daha da zorlaşmışmış.
bu zorlu günlerden miras kalan ise beslenme alışkanlıkları olmuş.
Not: 1959-1961 yılları arasında gerçekleşmiş ve toplam nüfus kaybının; açlıktan ölümler, hastalıktan ölümler, doğum ertelenmeleri, üreme problemleri, hastalıklar gibi nedenlerle 76 milyonu bulduğu açıklanmış.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |