Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
böyle bir şey anlatmamışlardı.
hukuken korunan menfaat deyip geçmişlerdi.
yani demek istiyorlar ki
hukuken korunmuyorsa
menfaat de değilse
haktan bahsedilemez
bu mantığın alanına giriyor herhalde.
mesela , örneğin ( sözlüye kalkmış öğrenci )
Andromeda galaksisindeki bir yıldızı gözüme kestirip "benimdir" desem.
hukuk bunu sallamayacağı için ve bir menfaatim de olamayacağı için " konuşsun dursun " tepkisiyle karşılaşırım.
hukukun at koşturamadığı alanlarda kafanıza göre takılabilirsiniz.
öyle bir alan var mı ?
yeryüzünde yok.
menfaat koşulunu sağlayamamak:
kendimi her gün kızgın şişle delik deşik etsem
hukuk bunu da sallamaz
bunu yayınlayıp para kazanmaya başlasam,
ha bak bunu sallamaya başlar çünkü işin içine menfaat de giriyor.
tabi bütün bunlar kısmen kağıt üzerine kaydedilmiş bir takım şeyler.
de lege ferenda
her evde yok veranda ...
görselleri taradım pek bir şey bulamadım.
Birkaç tane nebahat çehre açıklaması ve fotoğrafı var.
salon kadını nasıl tanımlanmış diye baktım:
sanırım ilk kural, yüksek geliri olan sosyal sınıfa tabi olması gerekiyor.
modaya uygun giyinmesi hatta mümkünse özel terziyle bedenine uygun çalışılması gerekiyor.
düşük kilolu olmalı kesinlikle şişman olmamalı.
zerafet simgesi olması gerekiyormuş.
makyajlı olması şartmış.
Eğitimden vs. bahsedilmemiş ama muhakkak herkesin ulaşamadığı bazı eğitimlerden de geçilmesi şartı vardır.
Binicilik, bale, diksiyon, moda/proporsiyon, az porsiyon, postürasyon, torsiyon vs. ( iyice saçmaladım )
Yani böyle şeyler tanımlanmış.
aklıma doğrudan Avrupa kraliyet törenlerindeki gelinlerin ve kızların şık ve gerilimli halleri geldi.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |