Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
biz çok sonradan tanıştığımız için mısırla ilgili yemek maceramız sınırlı.
adamlar bir medeniyeti mısır üzerine kurdukları için güney amerika'da akla hayale gelmeyecek mısır yemekleri icat etmişler.
küçücük mısır koçanlarını kızartıyorlar, soslara batırıyorlar, mısırdan minik pideler yapıyorlar, empanada diye bir tür börek yapıyorlar, patates püresine katıyorlar, humita diye bir tür tuzlu kek yapıyorlar, majarete diye bir tür tatlı yapıyorlar, mandoca diye bir tür kızartma yapıyorlar ...
nohutun ana yurdu akdeniz kıyıları denmiş ama ağırlıklı olarak güneydoğu anadolu bölgesi ve mezopotamya olarak gösteriliyor.
Merak ettiğim konu nohutu sadece ortadoğulular mı biliyor yoksa avrupa ve amerika'nın da bu gıdadan haberi var mı ?
biraz karıştırdım da dünya mutfağına ait bir tat olarak felafel ve humus dışında avrupalıların nohuttan pek haberi yok.
avrupa nohutu alıp benimseyememiş.
neden acaba ?
belki sindirimi zor olduğundandır.
Bu arada haşlanmış nohut tuzlanarak bekletildiğinde inanılmaz bir lezzet kazanıyor ki bunu tarif et deseniz edemem. tuzun bazı gıdalara lezzet kattığını duymuştum. ( Tuzda tavuk, tuzda balık gibi )
Not: bir de nohut cipsi var. tavsiye edilebilecek bir şeye benziyor. haşlanan nohutlar biraz yağ ve baharatla tatlandırılıp fırına veriliyor.
haberin detaylarına bakıyorum.
nispeten yeni bir yöntem olan lüminesans yöntemi kullanılıyormuş.
buluntuların kumlarında bulunan minerallerin en son ne zaman güneş ışığına maruz kaldığını ölçebiliyorlarmış.
eğer kriter buysa çok daha geriye doğru gitmeleri de gerekebilir.
çok acayip gerçekten.
ya ölçümler yanlış ,
ya da " yine döndük başa "
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |