Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Ortamlarımıza yeni gerginlikler ekleyeceği için bir üstteki öneriyi kabul etmeyeceğimi saygılarımla arz edeceğim başlık.
Burada imdat zili gibi asılı kalmış olabiliriz.
Olabilir bir gün lazım olabiliriz. :)
Böylece apartmanı ayağa kaldırmak için içimde ara sıra alevlenen dürtüden de haberiniz olmuş oldu.
Ama yok ben öyle şeyler yapmam.
Düğünde bile korna çalınmasını kesinlikle yasaklamıştım.
Fabrika Charlie'ninmiş.
Filmi tam izleyemedim ama Charlie'yi kırmızı elbiseli uzun şapkalı adam zannediyordum.
O değilmiş.
Onun adı Willie Vonka'ymış.
her çocuğa bu filmi izletmek lazım.
Çikolatadan tiksinsin aklına her geldiğinde kusmak istesin diye.
Bol çikolatalı bir filme benziyor o açıdan söyledim.
Başka bir niyet beslemiyorum.
Zaten aklıma da bol fındıklı Beyoğlu çikolatası düştü.
offf.
bu arada ne duydum. :)
Fransa'da Milka'yı ekmek arası yapıp yiyorlarmış.
külliyen yalan bence.
Adamlar kadınlar kürdan gibi.
Tuvalet kağıdı başlığına yazılabilecek durumlardan birisi de;
Tuvalet kağıdı aldığını sanıp evde kağıt havluyla karşılaşmanın uğrattığı kısa süreli şok.
en az bir kere her ölümlünün başına gelmiştir diye tahmin ediyorum.
Kimisi o upuzun ruloyu tuvalete takar.
kimisi testereyle, makasla ikiye bölmeye çalışır.
Kimisi mutfağa vs. şutlayıp yeniden marketin yolunu tutar.
Aslında hiç kimse özellikle de gençler marketten dev gibi tuvalet kağıdı paketiyle çıkmaktan hoşlanmaz.
"Ehehe şuna bak!" diye herkes parmakla gösterip gülecek sanki.
elinde naylon poşetle dahi sokakta yürürken görünmek istemeyen ergenlikten çıkamamış insan görmüştüm bir keresinde.
pahalı marka kağıttan poşet dışında eline bir şey almıyordu.
Vatandaş değil de Mikelanj heykeli.
Estetik kaygıları zirvede.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |