Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
atlantis: kelime anlamı Atlas'ın adası.
Yalnız etimolojik köken hakkında farklı fikirler de ileri sürülmüş.
Ad halkının ülkesi olarak yorumlayanlar olmuş.
Ad-land ( Kuran'da bahsi geçen Ad kavmi )
Ada
kelimeleriyle ilişkilendirilmiş.
platon'un yazıtlarında geçen kurmaca bir medeniyet olduğu ileri sürülmüş.
Platon'un bu bilgileri kendisinin uydurmayıp farklı kaynakların kadim bilgilerini derleyerek oluşturduğu da ileri sürülmüş.
Batık medeniyet atlantis hikayesinin M.Ö 9000 yıllarında gerçekleşmiş gerçek bir olaya dayandığı ileri sürülmüş.
efsane mi gerçek mi olduğu araştırılırken mutlak kabul edilen en gözde veri suların altında kalmış olan bir medeniyet olması.
Hikayenin Mısırlı bir keşişten aktarılarak başladığı belirtiliyor.
Yunanlı şair solon bu hikayeyi keşişten dinliyor ve hikaye kulaktan kulağa, nesilden nesile aktarılarak efsane Platon'a kadar ulaşıyor.
Platon'un farkı ise bu bilgileri yazıya dökmüş olması.
Platon tahminleri ile bu batık medeniyetin Atlantik Okyanusunda olduğunu tahmin etmiş.
Okyanusun adının Atlantik olması da bu teorilerden kaynaklanıyor herhalde.
Platon atlantis'i çepeçevre saran iç içe geçmiş 3 ya da 5 su hendeğinden bahsetmiş.
bunlar su ile doluymuş ve kanallarla birbirine bağlıymış.
Ayrıca medeniyetin denizle bağlantısını da bu kanallar ve hendekler sağlıyormuş. ( Sahra'nın gözü teorisini destekleyen bilgiler gibi duruyor. :) )
Okyanus tabanı araştırmaları denizlerin altında böyle bir batık şehrin olması olasılığını ortadan kaldırmış.
Eğer böyle iç içe hendeklerle etrafı sarılı bir ada üzerindeki medeniyetle birlikte batmış olsaydı şimdiye kadar mutlaka tespit edilmiş olurdu deniyor.
sahra çölü devasa büyüklükte bir çöl.
İçerisine onlarca ülkeyi sığdırabilecek kadar büyük.
Her tarafı ıssız kum tepeleriyle kaplı olmasa da uydudan bakıldığında ne kadar çıplak olduğu görülebiliyor.
Sahranın gözü adı verilen devasa büyüklükteki mavi bir göze benzeyen oluşum ise Afrika'nın kuzeybatısında, Atlas Dağları yakınlarında, Moritanya'da, Vadane şehrinde bulunuyor.
Gökyüzünden bakıldığında, Sahra'yı dev bir canlı olarak hayal edersek onun gözü gibi görünen dairesel bir coğrafi oluşum.
Diğer adı Richat oluşumu.
Yaklaşık 50 kilometre çapında.
Bu yapıyı ilk kez 1965 yılında uzaydan dünyayı inceleyen astronotlar fark etmişler.
Hatta deniz feneri gibi bu göz gibi görünen yapıdan yönlerini tayin etmede faydalanmışlar.
Tabi oradaki yerli halk yukarıdan bakınca neye benzediğini tahmin edememiştir muhtemelen.
Nasıl oluştuğu konusunda farklı teoriler var.
Göktaşı çarpması , volkanik hareketler, erozyon ya da hepsi birden...
Yalnız detaylı yapılan incelemeler göktaşı çarpması olasılığını ortadan kaldırmış tamamen jeolojik değişimler sonucunda ortaya çıktığını ispatlamış.
oluşumunun ise çok çok eski yaklaşık 100 milyon yıl öncesine kadar dayandığı da teoriler arasında.
Süper kıta Pangea döneminde bu yapı oluşmaya başlamış.
Tabi ki coğrafi koşullar günümüzdeki gibi değilmiş.
Kayıp medeniyet atlantis'in burada aranması gerektiğini ileri süren,
Herodot kaynaklarına dayanan,
Atlas dağları ile ilinti kuran,
medeniyetin sadece denizde aranmaması gerektiğini, suların altında kalmış olmasının kendi dönemine göre değerlendirilmesi gerektiğini ileri süren teorisyenler de var.
Güçlü oldukları noktalar:
Kral Atlas ve Atlas dağlarının konumu,
Sahra çölünün bir zamanlar sularla kaplı olduğunu belli eden balina vs. fosilleri ( Yalnız bu durum çok eski dönemlere tarihleniyor. )
Aşırı otlatma ve bu nedenle oluşan bitkisel erozyonun iklimi de etkilediği ve çölleşmeyi hızlandırdığının ispatlanması. ( Bitkiler bulundukları ortamdaki havanın nemlilik seviyesini etkilemeyi başarabiliyorlarmış. )
Bir anda ortadan kalkan medeniyetin dönemin güvenilir tarih kaynaklarında açık seçik anlatılmış olması.
Oluşumun jeolojik yapısında tespit edilen aşındırma sebepleri
youtube.com/watch?v=U5kEzxOb-3c
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |