Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Bu da zaman zaman başıma gelen saçmalıklardan biri.
Çokluktan seçmem gereken bir nesneyi görüyorum, seçiyorum, karar veriyorum elimi uzatıyorum ve diğeri elime geliyor.
Niyet belli, hareket belli, akıbete bak sen.
Bu niye oluyor anlamak mümkün değil.
Herhalde gözlerimle ellerim arasında bir koordinasyon bozukluğu var.
Ya da fotoğrafçıların paralaks hatası dediği şey oluyor gördüğümle beynim arasında.
türevin ne olduğunu bilmediğim için önce tanımına baktım:
Evet okudum ve yine bir şey anlamadım.
Zamanla neler gider neler kalır hesaplaması gibi bir şey galiba.
Miktar değişimine zaman faktörü de eklenmiş.
Oranlama yapılmış.
Anladığım kadarıyla türev hayatı ölçmek için biraz yetersiz kalıyor.
Ömrümüzün son demi son baharıdır artık
maziye bir bakıver neler neler bıraktık.
//////
Bir insan ömrünü neye vermeli
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
yolda kalan da bir yürüyen de bir
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
///////
zamanın ileri doğru aktığını daha doğrusu değişimin ileri doğru kaçınılmaz olduğunu kesinlikle tespit etmişiz de düzenli değişen diğer faktör ne olacak?
Demek ki bu hesaplamalar binlerce yıldır yapılıyor.
Güzel hatıralar bırakmak
Hatırlanınca bir gülümseme bırakmak
arkada iyilikler bırakmak olabilir.
bir de giderinin ufak olması lazım.
Bizim göllerin gideri var mesela. oralarda kurbağalar ve sazlıklar oluyor.
O göl bitmiyor yine de çünkü damlamıyor üzerindeki buz deposundan sürekli takviye alıyor.
Bence dağın içi ağzına kadar su dolu.
depo gibi.
Boşaldıkça oradan doluyor.
Hepsini anladım da balıklar ta oralara kadar nasıl çıkmış bir tek onu anlamadım.
belki bayır yukarı hoplaya zıplaya gidiyordurlar.
Akıntıya karşı yani.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |