Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
canlılar ile ateş arasında benzerlik kurulmuş.
ateşin doğması ( ortaya çıkması ), beslenerek büyümesi ve yayılması, hareket etmesi, oksijene ihtiyaç duyması, belli koşullarda ölmesi ile bu ilişki kurulmuş.
youtube videolarında bu benzerlikten yola çıkılarak canlılığın gerçek tanımının ne olduğu, canlıyı cansızdan ayıran temel faktörün gerçekte ne olduğu en geniş şekliyle tanımlanmaya çalışılmış.
çünkü tüm canlıları kapsayan bir tanımlama getirmek çok da kolay olmuyor.
tüm canlılar oksijenli solunum yapmıyor,
tüm canlılar bildiğimiz anlamda hareket etmiyor,
hepsinin gözü, beyni ya da sinir sistemi yok,
hepsinin sindirim sistemi ya da boşaltım sistemi bildiğimiz anlamda bulunmuyor.
Canlılığı nasıl tanımlamak gerekir ?
( Ateş başlığının altında dağılan konu )
Bunların dışında bir de termofil bakteriler var tabi.
bir kısmı termofil bakteri bir kısmı ise hipertermofil olarak olarak adlandırılmışlar.
hipertermofil bakteriler 80 santigrat derecede yaşayıp çoğalabiliyorlar.
hatta 100 santigrat derece üzerinde dahi yaşayabilen ve kükürtlü sularda bulunan türleri olduğu
belirtilmiş.
ekstremofil: ekstrem koşullarda yaşama gereksinim duyan ve bu koşullarda optimum olarak gelişen organizmalara verilen isim. bu bir hücreli canlılar, buzullar, yanardağlar, ağır metal bulunan yeraltı ortamları , tuz gölleri, sodalı sular, asitli ortamlar, anaerobik ortamlar, yüksek basınçlı ortamlar gibi bizim açımızdan yaşanmaz görünen ortamlarda yaşayan mikroorganizmalara verilen isim.
ısıya en dayanıklı kara canlısı olarak şimdilik Sahra Çöl Karıncası ilan edilmiş.
55,1 santigrat derecede rahatlıkla yaşayabiliyorlar.
tüm canlıların güneşten kaçtığı saatlerde birkaç dakikalığına yuvalarından dışarı çıkıp yüzeyde dolaşabiliyorlar.
vücutları gümüşten yapılmış gibi görünüyor.
bu görüntüyü vücutlarındaki gümüş rengi tüyler sağlıyor.
Gelelim asıl kahramana:
Boyutu bit kadar ancak adı "su ayısı"
yeryüzünün en dayanıklı canlısı ilan edilmiş.
-150 santigrat derece ( -272 santigrat bilgisi de var ) soğuğa olduğu kadar sıcağa da dayanıklı.
Söyleyenlerin yalancısıyım 151 santigrat derecede hayatta kalmayı başarmışlar.
atmosferin 300 katı basınca dayanıklı,
radyasyona dayanıklı,
kendisini uygun koşullar oluşuncaya kadar kapatıp, koşullar oluştuğunda yeniden başlatma gibi bir özelliği var. kısacası bir tür virüs gibi davranabiliyor.
Uzay çalışmalarında kullanılmışlar ve uzayda dahi hayatta kalmayı ve çoğalmayı başarmışlar.
UV ışınlarına da dayanıklı çıkmışlar.
asıl adı Tardigrad
çıplak gözle zor da olsa görülebiliyorlar.
sadece yarım milimetre boyutundalar.
büyütülmüş halleriyle zaten başka bir gezegene ait gibi görünüyorlar
belki çaktırmadan dünyaya yerleşmiş başka gezegenli canlılardır ve onların farkında bile değiliz :)
Benekli Akbaba: 11.300 metre kadar yükselebilme yetenekleri var. uzun mesafeler uçmayıp, bulundukları yerde, görüş alanlarını genişletmek için bu yöntemi kullanıyorlar. Doğu Afrika'da yaşayan yırtıcı bir kuş türü.
Yalnız şöyle bir durum var. sürekli olarak en yüksekte bulunan yani karasal olarak en yüksekte yaşayan canlıyı Himalayalar'da aramışlar ve bir örümcek türünü en yüksekte yaşayan canlı ilan etmişler.
en azından bizim bildiğimiz türden ( bakteri virüs vs. olmayan ) en yüksekte yaşayan canlı 6700 metrede ikamet eden Himalaya zıplayan örümceği. çok az oksijen miktarıyla yaşamaya adapte olmuş. soğuğa dayanıklı ve rüzgarla savrulan ölü böceklerle besleniyormuş.
su altında ve toprak altında olmak üzere ikiye ayırmamız gerekiyor.
Karada, yeraltında, en derinde rastlanan canlı türüne Güney Afrika'daki altın madenlerinde rastlanmış.
Canlı, bir tür kancalı kurt.
Hiç ummadıkları bir anda böyle bir canlıya rastladıkları için zavallı hayvanın adını cehennem kurdu koymuşlar.
Bilimsel adı "Halicephalobus mephisto"
yerin 3.5 kilometre altında bulunmuşlar.
Kayaçların arasından sızan 48 santigat derecedeki sularda yaşıyormuş.
Bilimsel anlamda önemi: Mars'ta olası yaşam evrilmesinin yeraltında devam ediyor olabileceği düşünülerek gezegenin iyice derinlerinin incelenmesi gerektiği ortaya çıkıyor.
sulardaki en derin yaşam ise bizi Mariana çukuruna yönlendiriyor.
8145 ( 8 kilometre derinlik ) metrelik derinlikte rastlanmış.
Tıpkı bir tül gibi saydam ve ince bir balık türü.
canlıyı görüntülemeyi başarmışlar.
bilim insanları daha önce hiç rastlamadıkları bir tür olduğunu belirtiyorlar.
Hadal deniz salyangozu olabileceğini ama bundan emin olamadıklarını belirtmişler.
bu canlı aynı zamanda en derinde yaşayan canlı türü olarak ilan edilen pembe deniz salyangozunun rekorunu da kırmış olmuş. ( Pseudoliparis amblystomopsis )
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |