Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
bugün şimdilik hiçbir şey olmadı .
Aklıma gelen bir şeyi yazmak istedim sadece.
bilindiği gibi türkiye'de dev akvaryumlarımız var. Giriş ücretleri tuzlu da olsa ziyaret etmekten geri durmuyoruz. Biri Antalya'da , birkaçı İstanbul'da, bir tane de Ankara'da...
mutlaka balıkların üremesi ile ilgili bazı kontrollü çalışmalar yapılıyordur. Aslını astarını bilemem ama mesela bir sokak hayvanı ya da evcil hayvan gibi kısırlaştırma yapıldığını sanmıyorum.
Nadiren bir iki haberde ameliyat edilen hatta anestezi verilen balıklar duymuştum; onlar da yurt dışındaydı, o ayrı.
Eee bu akvaryumlar yıllardır var ve çoğalan balıklar bir süre sonra oraya sığmaz oluyordur. Hepsini tavalayacak halleri yok ya! Yenilebilenleri var, zehirli olanları var.
"Acaba" diyorum öldürmek yerine çaktırmadan bizim denizlere doğru salıveriyor olabilirler mi ? sonuçta günah hayvanlara, en azından kaderlerine emanet ediliyorlardır. Uyum sağlayabilenler bizim sularda yaşamaya devam edip çoğalıyordur.
Şeyden aklıma geldi. Sularımızda rastlanan değişik değişik balıkların sayısı artmaya başladı ve nasıl bir bağlantı kurdularsa bundan yük gemilerini sorumlu tutuyorlar ki bana pek mantıklı gelmiyor. Geminin titreşimini duysa bile hayvan kaçar. Nasıl gemiyle taşınacak? midye mi ki gövdeye yapışacak?
Hemen hepimizin tanıdığı, Avustralyalı belgeselci, televizyon programcısı.
Lakabı " timsah avcısı "
1992 yılında yayınlanmaya başlayan "Timsah avcısı" belgeseli Türkiye'de de beğeniyle takip ediliyordu.
Hayvanat bahçesiyle iç içe büyümüş ve genç yaşta timsahların naklinde görev almış.
İlk timsahı 18 yaşına ulaşmadan yakalamış ve pek çok zehirli ve tehlikeli hayvanla bir arada bulunmuş.
Avustralya Hayvanat Bahçesini kendi imkanlarıyla genişletmiş.
Pek çok hayvana da tıbbi destek sağlamış.
2006 yılında, bir dalış sırasında, vatoz tarafından göğsüne ölümcül bir darbe alarak 44 yaşında
yaşamını yitirmiş.
Vatozun kuyruk dikeni kalbine saplanmış.
Büyük mercan kayalıklarında bir belgesel çekimindeymiş.
dönem dönem vahşi hayvanlara çok yaklaşmakla ve çevresini gereksiz riske atmakla suçlanıyormuş.
İnsan ve hayvanların çeneleri ile uygulayabilecekleri maksimum basınca denir.
insanların çene kuvveti oldukça fazla. Çene gücü 160 PSI olarak ölçülmüş. ancak diğer canlı türlerine de bir göz atacak olursak;
Köpek : 550 PSI
aslan : 650 PSI
Bengal kaplanı : 1050 PSI
Sırtlan : 1100 PSI
Boz ayı : 1200 PSI
Goril : 1300 PSI
Hipopotam : 1800 PSI
Jaguar : 2000 PSI
Amerika Timsahı : 2125 PSI
Tuzlu su timsahı : 3700 PSI
Büyük beyaz köpekbalığı: 4000 PSI ( Doğrudan ölçülememiş, hesaplar yapılmış )
T-Rex : 8000 PSI
Deinosuchus ( Yeryüzünde yaşamış en büyük timsah türü ) : 23.000 PSI
Olarak ölçülmüş ve sıralanmış. ( Olumlubak adlı kanaldan özetledim )
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |