Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
herhalde kısa süren bir mutluluk olur.
antifriz içersin,
alkollü olarak trafiğe çıkarsın,
kasksız ve kemersiz çalışırsın,
lavabo açın üzerine deterjan dökersin,
bıçağı bulaşık makinesine dik ve yukarı doğru yerleştirirsin
tarım ilacını kafana göre basarsın,
balkondan ağır halıları silkelersin,
araç kullanırken halay çeker ya da ayağını camdan dışarı uzatırsın,
kısa sürer...
anladım sonu yok reklamların,
her gün, çoğalacak
Her zaman böyle miydi ? bilmiyorum
...
reklamlar kaçınılmaz olunca insan bari film tadında çekilse diye beklentiye giriyor.
biraz bir şeyler öğrensek, güzel olsa, sanatsal olsa... bunun gibi şeyler.
filmi zaten çok beğenmiştim ve aslında mahkeme sahnelerinin gerçeği yansıtmadığını da tahmin etmiştim.
tom hanks'ın muhteşem oyunculuğunun da hakkını teslim etmeyen olmaz.
buraya kadar tamam.
yaşanmış olan bu olayın belgeselini izleyince ise tüylerim diken diken oldu.
pilot ve yardımcı pilotun gerçek birer kahraman olmasını hangi kelimelerle tarif edebiliriz ki ?
durumu hemen tespit ediyorlar,
kuleyle irtibat kurup hızla çözüm üretmeye çalışıyorlar.
olasılıkları inanılmaz bir hızla analiz ediyorlar,
olabilecek ve olamayacakları öngörmeye çalışıp inisiyatifi tamamen ele alıyorlar,
altlarında olası bir kazadan etkilenebilecek bir şehir, bir uçak dolusu yolcu, ulaşılmaya çalışılacak iki hava alanı ve uçağın irtifası gibi zorlayıcı durumlar var.
yolculara oyun oynamayıp doğrudan talimatı iki kelime ile veriyorlar:
- çarpışmaya hazırlanın !
Hudson nehrine tam olması gerektiği açıyla başarılı bir iniş yapılıyor.
iki motoru da kuş çarpması nedeniyle devre dışı kalan uçakta bir kişi bile hayatını kaybetmiyor.
böyle bir karakter ve duruş karşısında saygı ve sevgi duymamak mümkün değil.
o uçağın yolcusu olsam ömrüm boyunca pilotla irtibatta olurdum.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |