Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
üzerine 4 kez yıldırım düşmesiyle tarihe geçmiş.
3 ü hayattayken kendisine, 1 i ise mezarına isabet etmiş.
ilki Belçika cephesinde atının üzerinde ilerlerken düşmüş ve belden aşağısı felç olmuş.
ikincisi Kanada'da bir ağacın altında dinlenirken düşmüş.
Bu sefer de yürüme yetisini geri kazanmış deniyor. ( Hadi canım, eee bunu tıp bilimi neden kullanmıyor diye düşünemez miyiz ?)
yüksek volt elektrik ver felç sorununu çöz.
6 yıl sonra bozuk bir havada yine yıldırım çarpmış ve tamamen felç olmuş.
2 yıl tedavi görmüş ve 1932 de vefat etmiş.
1936 da bu sefer mezarına yıldırım düşmüş.
rahmetli doğal bir paratoner gibiymiş ama bu durumunu neden hiç araştıran olmamış ilginç.
tabi o dönemde etraf paratonerle de dolu değil belli ki adamda şimşekleri üzerine çeken bir durum vardı.
konum olarak beynin tam merkezinde bulunan, nohut büyüklüğündeki, 100 miligram ağırlığında, çam kozalağına benzeyen, gri-beyaz bölüm, daha doğrusu iç salgı bezlerinden biri . ( pineal gland )
Beyinde simetrik karşılığı yokmuş, tek yapı olarak yer alıyormuş.
şimdilik , bilindiği kadarıyla vücuda dmt ( Dimetiltriptamin ) , pinolin ve melatonin salgılanmasını düzenlemekten sorumluymuş.
bu hormonların deniz seviyesinden yukarılara doğru çıktıkça epifiz tarafından salgılanmasının arttığı tespit edilmiş.
melatonin salgısı karanlıkta gerçekleşiyormuş.
insan ruhunun bu merkezde yer aldığını ileri sürenler olmuş.
Anladığım kadarıyla beyin kısmen işlevsiz kalabilir, bir kısmı alınabilir ama ruh bedende kalmaya devam eder.
epifiz bezi ruhun merkezi olarak kabul edilmiş.
bu organ yaşlandıkça işlevi azalıyormuş bunda da en büyük etken kireçlenme yani florid etkisiymiş.
limon, kekik, balık yağı önerilmiş.
musluk suyu, toksinler, alkol, diş macunu, kalsiyum hapları, kafein, kireç konusunda insanlar uyarılmış.
jeologlar tarafından gövdesindeki su aşındırma izleri tespit edildikten sonra, bununla ilgili çeşitli teoriler ileri sürülmüş:
Ya sfenks tahmin edilenden çok daha eski bir dönemde inşa edilmiş ( Sahra çölü'nün çöl değil yemyeşil ve sulak olduğu bir dönemde ) bu nedenle su seviyesinin yükselmesiyle bir dönem su altında kalmış ( aşındırmaya göre belki de uzun bir süre bu şekilde durmuş. )
ya da tüm dünyayı etkisi altına alan bir tufan o bölgeyi de etkilemiş ve sular yükselmiş, gövdesinin belli bir seviyesine kadar suyun altına batmış.
özetle sfenks belli bir dönem, belli bir seviyesine kadar suya batık şekilde uzun süre beklemiş.
her iki olasılık da sfenks'in tahmin edildiği gibi hükümdar kefren döneminde değil daha eskiden yapıldığına işaret ediyormuş.
Başka bir tespit de şu olmuş: Detaylı inceleme sonucunda sfenks'in gövdesi ile başı arasında işçilik ve malzeme olarak tutarsızlıklar olduğu; kafanın gövdeye oranla çok küçük kaldığı, kafanın ya da yüzün hükümdar kefren'e benzer şekilde sonradan yapıldığı, aradan geçen uzun yıllar boyunca çeşitli kereler de tadilattan geçirilmiş olduğu belirlenmiş.
Aslında bu durum neden insan başlı ama aslan gövdeli böyle bir tuhaf yapı olduğunu da açıklıyor gibi.
son olarak sfenks'in konumu, duruş yönü ve biçimi ( aslan şeklinde ) baz alınarak yapılan tespitle sfenks'in aslan burcu çağında yapıldığı tahmin edilmekteymiş. ( M.Ö 11.000- M.Ö 10.500 tarihleri arasında yapıldığı öngörülüyormuş. )
bölgede geleneksel olarak hangi takımyıldızın ( Burcun ) çağı içindelerse o burcun heykelleri yapıların etrafında sıralanıyormuş.
sfenks'in koruduğu varsayılan piramitler de aynı dönemde, orion takımyıldızının izdüşümü olarak birebir gökyüzündeki orion yıldızları ile örtüşüyorlar. yani sfenks ile piramitler aynı yaştalar ama yaşları yanlış hesaplanmış.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |