Türkiye'nin memur portalı

gitmiş marketten günlerdir aradığı arabalardan bulmuş.

alamadıklarını da diplere saklamış.

evladım eşek kadar adam oldun hala araba maraba ne iş ? dedim.

bunlar nadir bulunuyor, dedi.

sonra tutmuş uygulamadan satılık ilanına koymuş.

ben sorularıyla cebelleşiyorum o takibini yapıyor bir de.

Yahu ahilik teşkilatı başkanı değilim ki ticaret ahlakını ona öğreteyim.

anlatıyorum anlatıyorum mantığa oturtmaya çalışıyor.

bu çocukta kafa zehir gibi ama işin ahlaki boyutunu birinin ona dosdoğru öğretmesi lazım.

var diyor, var arayıp da bulamayan var.

offfff

seninle işim var .

bismillahirrahmanirrahim.

güncelleme müncelleme gerekti.

baktım mesaj görünüyor.

gerildim haliyle.

neyse,

sadece vakti zamanında doğumgünümü kutlamışlarmış.

hala hayatta olduğunu biliyoruz demek istiyor da olabilirler.

mesela ölsem

allah rahmet eylesin, yolun açık olsun, güle güle git, Allah utandırmasın mesajı da gelir miydi acaba ?

şimdi bu dizi cumartesi akşamları belli bir saatte yayınlanıyordu yanlış hatırlamıyorsam.

tek kanallı dönem.

kara şimşek saati yaklaştı mı tıpkı iftar saati gibi bir anda sokaklar boşalıyordu.

bütün çocuklar evlere doluşuyordu çünkü parklar, sokaklar ıssızlaşıyordu.

kaçırdığın zaman tekrarı da yoktu.

bütün bölümleri izledim tek bir sahne kalmış aklımda.

şimdi tanya diye sarışın küt saçlı bir kadın var.

niyeyse maykıl'a kafayı takmış, düşman.

maykıl'ın arabasına yeni özellik eklemişler camları kurşun geçirmiyor.

tanya maykıl'ı köşeye kıstırıyor tabancayla ateş edecek.

Maykıl bağırıyor: Hayır , dur, Tanya yapma !!

Tanya ateş ediyor.

kurşun camdan sekiyor.

demek ki doğru açıyla tutmuş tabancayı tam olarak geri dönen kurşun tanya'yı yere deviriyor.

biz afallayıp kalıyoruz.

kurşun geçirmeyen araba camı, vay beee diyoruz.

müfredata ne zaman girdi bilmiyorum.

belki müfredattaydı da o sırada ben yoktum onu da bilmiyorum.

ilk defa görmüş gibi soruya bakıyorum.

aklıma film gösterimleri geliyor.

tamam rakamlar falan mantıklı, çözerim ben bunu diyorum da...

bilimsel olması lazımmış.

öbür şıklar bilime aykırı oluyor demek ki.

siz beni genel sınavlarda bir görseniz.

çözemediğim her soruyu gerekirse yol döşer yine çözerdim.

öyle ki gözetmenler azmimden ötürü herhalde tepemde dikilir beni izlerdi.

sınav soru kitapçığına teori yazardım adeta.

ne yapalım yani boş boş oturacağımıza kalem oynatırdık.

bizim hocalar bize kalem oynatmayı aşıladı.

bill'in sinirleri alınmış gibiydi.

çocuklarına hiç sinirlenmiyordu.

sanki işyerinde tütsülenip öyle geliyordu eve.

elinizi yukarı kaldırın diye gülerek emir veriyordu.

sonra: evet ulaşabildiğiniz bu son nokta hizasına kadar odalarınızın dağınıklığından sorumlusunuz. şimdi gidin odalarınızı toplayın.

denise, theo'ya saçma sapan bir kazak örmüştü bir kolu uzun bir kolu daha kısa yamuk yumuk bir şey.

niyeyse kıskanmıştım ikisini. normalde kedi köpek gibi kavga ediyorlardı çünkü.

rudy evin en küçüğü olma kontenjanından yırtıyordu.

garibim vanessa hep arada kaynayıp gidiyordu.

theo'nun niyeyse aklı hep bir karış havadaydı.

başarılı bir diziydi. keşke oyuncuları sonradan gölge düşürmeseydi.

Bu arada Clair'i bir netflix filminde psikopat bir bilim kadını olarak yeniden görme şansımız da oldu.