Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Irak Bağdat'a 100 kilometre uzaklıktaki Samarra'da 1899 yılında dünyaya gelen asıl adı Ahmeddin Carlak olan Kerkük kökenli bir Türkmendir. Kendisini Ahmet Bedevi olarak adlandırmaktadır.
milli mücadele döneminde Gaziantep , Kilis ve İzmir'de savaşmıştır. Birinci dünya savaşına ve kurtuluş savaşına katılmıştır. istiklal madalyası sahibi bir halk kahramanıdır. Hayatını yaşadığı şehir olan Manisa'nın yeşillendirilmesine, korunmasına adamıştır.
Kurtuluş savaşı bitiminde kimsesiz ve yoksul bir şekilde Manisa'ya gelir. Manisa belediyesine başvurur ve kendisine verilen her işi yapar. 1 Haziran 1933 tarihinde kendisine bahçıvan yardımcısı unvanı ile 30 lira aylık verilir. Hep bu görevinde kalmıştır. Spil Dağı eteklerinde kendisine bir kulübe yapmış ve hep bu kulübede yaşamıştır.
Yunan ordusunun geri çekilirken ateşe verdiği Manisa tamamen yanıp kül olur. Ahmet Bedevi birkaç yıl içinde Manisa'yı yemyeşil hale getirmeyi başarır. Ağaçlandırmanın yüzde yirmisini tek başına kendisinin yaptığı söylenmektedir.
Kendisi Manisa Dağcılık Kulübü ile birlikte Cilo, Ağrı, Demirkazık tırmanışlarına katılmış, dağcılıkla ilgilenmiş. Aynı zamanda çok okurmuş. Elinden gazete dergi eksik olmazmış. Türk Sanat Müziği hayranıymış. Özellikle de Münir Nurettin Selçuk dinlermiş.
Yaz kış üzerinde sadece siyah bir şort ve ayağında lastik ayakkabılarla dolaşırmış. Bir süre sonra halk ona manisa tarzanı adını takmış. Saçını ve sakalını hiç kesmemiş ama onları özenle tarayıp bakımını da yapmış. Her öğle vakti Topkale'de bulunan topu ateşleyip zamanı bildirirmiş. Ramazan aylarında da iftar topunu ateşlemek onun göreviymiş. Bu nedenle adı Topçu Hacı ya da topçu arap olmuş. Sonradan manisa tarzanı adını vermişler. Manisalılar dışarı çıkarak onun şehir merkezine koşarak gelişini seyredermiş. Topu ateşledikten sonra 6 dakika içinde koşarak şehrin merkezindeki taşçılar mescidine geldiğini söylüyorlar.
Manisa'yı ziyaret edenlere çiçekler hediye eder, okul bahçelerine ağaçlar çiçekler diker, çocuklara boncuk akide şekeri vs. dağıtırmış. Maaşının yarısını hep bu tür işlere harcadığı söyleniyor.
Spil dağındaki kulübesinde, üzerine gazete kağıtları serdiği bir tahta sedirin üzerinde döşeği , yastığı , yorganı olmadan yaşamış. Yaz kış soğuk suyla yıkanırmış. Ulusal bayramlara madalyasını takarak katılırmış.
Dede niyazi lokantasında öğlen yemeğini yer lokantaya su taşıyarak borcunu ödermiş. Kimseye borçlu kalmak istemeyen sessiz sakin bir adammış. mal, mülk, servet , makam sahibi olmayla hiç ilgilenmemiş. Yaşadığı şehri çok sevmiş ve kendini ona adamış denebilir. Ağaçlara çocuğum, yağmura sevgilim dermiş.
Meral adında bir nişanlısı olduğu, savaş yıllarında gönüllü olarak savaşa katılan Meral'in kayalardan yuvarlanarak öldüğü bu nedenle Ahmet Bedevi'nin kendini dağlara vurduğu söyleniyor.
Bir yurt gezisi sırasında yolu Konya'ya düşmüş ve mevlana türbesini ziyaret etmek istemiş. Görevli onu kılığıyla içeri almak istememiş. Bunun üzerine duvardaki " Ne olursan ol yine gel" yazısını göstermiş. Görevli mahcup olup onu içeri almış.
31 Mayıs 1963 tarihinde kalp yetmezliğinden hayata gözlerini yummuş. Manisa'da kendisi adına bir anıt yapılmıştır.
Bugün haberlere bakıyorum 2021 yorumu süperdi diye devam edeceğim başlık yorumu.
cinayetler devam, hırsızlık devam, gasp devam, kadına şiddet devam, kavga gürültü devam, doğaya çevreye zarar verme devam, çıktırım devam...
2021 den beklentisi olanlar için küçük bir durum değerlendirmesi.
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlara ulaşamazsınız...
Bazı insanlar yapmaz çünkü bilmiyordur başlığı.
Bizim kız göstermese hayatta anlamazdım. Yok sağdan sola çek yok durumları tıkla, yok hepsi birden akar, yok baktığın belli oluyor vs. Hiç aramayan akrabam aradı yanlışlıkla durumunu açtım diye. O gün bugündür oraları kurcalamıyorum. Bana lazım değil kimsenin 3 tavuğuyla 5 koyunu
açıklamalı başlık yorumu.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
memurlara yöneltilmiş bir serzeniş başlığı.
mesela işçi sorunlarından
veya başka sorunlardan
bahsedilmemiş olduğuna göre.
bu başlığı sorunları olan memurların doldurması gerekiyor diye düşündüm.
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |