Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
sınırlı alanda daha çok üretim yapabilmek için geliştirilmiş bir tür dikey tarım modeli.
Çeşitli yöntemlerle yapılabiliyor. Ek malzemeler kullanılabildiği gibi toprağı şekillendirerek de bu piramitleri hazırlayabiliyorsunuz. Helezonik bir şekilde diktiğiniz ( örneğin kekik, biberiye, nane, maydanoz gibi ) bitkilerin daha kısıtlı alanda birbirlerine engel olmayacak şekilde güneşten yararlanabilmelerini ve verim almayı sağlayabiliyorsunuz.
Yumurtaya kulp takmak, çok ustalık gerektiren ince işçilik...
İlk defa duydum , çok komikmiş.
Yokuşa sürmek , ağırdan almak gibi bir anlamı var herhalde.
Çünkü yumurtaya kulp takmayı başarmak günler, aylar alır. Ondan mı acaba ?
Demiştim ki şöyle bir küçük hikaye buldum:
Şairin biri, Sivas'a giderken Amasya'ya uğrar. Burada kendisine kulpsuz fincanla kahve ikram ederler. Şair, kahveyi getirene takılır:
Sen bu fincanı İstanbul'a götür.
Niçin beyefendi?
"Orada her şeye kulp takarlar. Belki buna da bir kulp takan bulunur", der.
Hor bakma kimseye,
Her şeye kulp takma.
Herkes muhtaç sevgiye,
Saygıda kusur bulma.
Bizde yöresel bir deyim var " kumdan halat büktürmek " diye. Çok sık karşılaşmadığınız bir deyim. Tam olarak kulp takmak denemez de " işi zorlaştırmak, bunaltmak, yokuşa sürmek, yormak " anlamında kullanılır. Kumu halat gibi bükmek zordur sonuçta.
Yaygın olarak kullanılan alkolik kelimesinin sonunda bulunan -ique ekinin etkisiyle
Türkçede "bağımlısı olunan" anlamı vermesi için yerli yersiz her kelimenin sonuna eklenen -kolik şeklinde ifade edilebilecek sonradan uydurulmuş sayılabilecek bir ek.
işkolik
yemekkolik
derskolik gibi
( Melankolik kelimesini bu değerlendirmenin dışında tutuyoruz )
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |