Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Düşündük , taşındık, tartıştık.
Herhangi bir saldırıya uğrama durumunda göze çalışılması gerektiği sonucuna vardık.
Ölümcül olmayan ama tamamen etkisiz hale getiren bir maddeyi göze savurarak ( Artık kum mu olur, körlüğe neden olmayan bir sıvı mı olur ) saldırganı tamamen etkisiz hale getirmek lazım.
Mürekkep balığı kadar masum ve savunmasızsak yapabileceğimiz daha mantıklı bir şey yok galiba.
Jared diamond'un Tübitak'ın popüler bilim kitapları kapsamında yayınlanan eseri.
İyi tarafından bakmak gerekirse henüz okumamış bulunduğumuz eserler potansiyel iyi vakit geçirme ve mutlu etme araçları olarak hayatımızdaki yerlerini korumaktadırlar.
Zaten Tübitak yayınlarının en önemli özelliği tekrar tekrar okunabilir kitaplar yayınlamalarıdır.
Aynı mantıkla,
kültür seviyesi ilerlemiş toplumlardaki nüfus planlamasını ve dolayısıyla o toplumların sayıca azalmasını,
Piyasadaki kötü ve ucuz taklitlerin pahalı ve kaliteli olanlara tercih edilmesini,
toplumlar tarafından kısa vadeli çıkarların uzun vadeli sağlam yatırımlara tercih edilmesini ve buna benzer pek çok konuyu izah edemediğimiz teori.
O halde canlılar alemindeki evrimin tamamen bilinçli tercihlere bağlı olmaması, canlıların keyfine bırakılmaması büyük nimet.
Bize kalsaydı yani tekamül tamamen bize teslim edilseydi olacakları hayal bile edemezdik, zaten ortada pek bir şey de kalmazdı.
Abartılıyor zannediyorduk ama abartmıyorlarmış. Eksiği var fazlası yok.
Avustralya'da hayata geçirilen bir projeymiş.
GPS sistemine dayalı, uydu bağlantılı bir çalışma.
Görünürde hiç bir çit yok fakat büyükbaş hayvanlara takılan çipli tasmalar, sanal çite 1-2 metre yaklaşmaları durumunda sesli uyarı vererek hayvanların geri dönmesini sağlıyormuş.
Sanal ağıldan çıkmaya çalışmaları durumunda ise çok düşük seviyede elektrik şokuyla karşılaşıyorlarmış.
Etik olup olmadığı mutlaka tartışılmıştır ve ileride başka alanlarda kullanılma olasılığı da doğmuştur muhakkak.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |