Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
böyle acayip bir şarkı vardı 80 lerde.
her yerde çaldığı için beynimize işlemişti.
şarkıyı geçip doğrudan anlama dalıyorum:
18. ve 19. yüzyılda amerikan yerlilerine ağırlıklı olarak "ateş suyu" adını verdikleri içkileri ve bunun yanında başka ticari malları vs. satan kişilere bu lakap takılmışmış.
Komançi kabileleriyle ticaret yaptıkları için "komançero" sıfatıyla ticaret yapıyorlarmış.
tamam bu ifadeye kafam takıldı.
acaba bu ifade bir galat-ı meşhura dönüşmüş olabilir mi ?
doğru ifade tartışılmışmış.
zerre-i miskal mi?
miskal-i zerre mi ?
sonuç: Doğru ifade miskal-i zerre olacakmış.
Bu durumda başlığı yanlış açmış oluyormuşum.
benim açtığım gibi de kullanıyorlar ama.
Arapça itibariyle doğru kullanımı "miskal-i zerre"
Yani zerrenin ağırlığı
diyelim uyuyordum.
uyuyor musun ? diye sordu.
gürültüye uyandım ama ne sorduğunu anlamadım.
gözlerimi açtım ve uzak bir yoldan hızlıca geldiğim için birkaç saniye durumumu anlamaya çalıştım.
sonra soran kişiyle göz göze geldim
a) Anında sinir tepeme çıkar b) sinirlenirim c) sinirli olurum d) böyle bir gerginleşirim.
galiba çok sinirli bir insanım ama pek belli etmiyorum.
aslı " öllüğün körü" şeklindeymiş.
Hatta ankara yöresine ait kıymalı erişteli bir yemeğe de bu ismi vermişler.
Peki öllük nedir diye baktım.
öllük/höllük çok eskiden, hazır ya da muşambalı bebek bezlerinden önce kullanılan kuru, ince, elenmiş toprağa verilen isimmiş.
emiciliği yüksek olan bu toprak bebeklerde pişik oluşmasını engelliyormuş ayrıca ısıtılarak da kullanılabiliyormuş.
tamam öllüğü anladık.
" körü " ne oluyor ona bakalım.
Hiçbir bilgi yok.
Belli ki " öllüğün külü " cevabı zamanla " elinin körü " şekline dönüşmüş.
not: Bir şey buldum. Gaziantep nizip tarihinde anlatılmış: tandır külü ( ya da sobada yakılan odun ateşinin külü ) atılmayıp su dolu bir kapta bekletiliyormuş.
elde edilen yüzeydeki küllü su temizlikte kullanılıyor dibe çöken kül ise kurutuluyormuş. Bu küle mırrık adı veriliyor, marn adı verilen ( Şire ) toprakla karıştırılıp dövülüyor höllük halini alıyor. Bebeklerin bezlerinin içine bu toprak seriliyor. Bu arada bebek bezlerini de balmumu ile su geçirmez hale getiriyorlarmış.
Bu nedir diye sordukları zaman herhalde " öllüğün külü " diye cevap veriyorlardı.
Terslemek için olabilir.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |