Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Bakınız: ontolojiye giriş.
filozofların hayatın anlamı hakkında düşünceleri:
Platon : daha çok öğrenebilmek için yaşayın.
Aristo : etik değerleriniz olsun, mantıklı ve aklı başında hareket edin.
Anisthetes : Basit yaşayın, aşırılıklarınıza gem vurun, efendi olun.
Aristippus : Acıdan kaçın, zevke sefaya dalın, kafanız nereye siz oraya.
Epikürcüler : Hayattan zevk alabilmek için keyifli yaşayabilmek için çok fazla beklentiye girmeyin. çok uçmayın.
stoacılar : Her şeyi merak edip çok fazla kafaya takmayın. ne kadar kurcalarsanız o kadar acı çekersiniz. mantığı kavrayın yeter.
nihilistler : hayatın anlamı falan yoktur, kafanıza göre takılın.
kantianistler: ( Dayanakları Kant ) toplu halde yaşayabilmek istiyor ve kollektif faydaya ulaşmak istiyorsanız aptalca fikirleri genelleştirmeyin. sana yapılmasını istemediğini başkasına yapma.
Schopenhauer : hayat boş bir şey, çok abartıyorsunuz.
Buda : Hayat acılarla dolu bir süreçtir, katlanılması gereken bir yoldur. mümkün olduğu kadar sıkıntıdan sıyrılmak gerekir.
Wittgenstein : hayatın anlamını bilemeyiz. bu konuda ancak atıp tutarız.
Bentham : Hayatın anlamı herkesi en yüksek seviyede mutluluğa ulaştırmaktır. ( Herkesi demiş dikkatimi çekti )
Camus : Bu konuda kafası çok karışıkmış. Hayata katlanıp katlanmamak önemli bir sorunmuş. Yine de hayatı saçma ve yabancı bir şey olarak tanımlamış ve ne yapsanız yeridir demiş.
Frankl : Herkes kendi anlamını kendi bulsun.
adler : Yaşam birbirlerinizin yaşamına katkıda bulunduğunuz ölçüde anlam kazanır.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
memurlara yöneltilmiş bir serzeniş başlığı.
mesela işçi sorunlarından
veya başka sorunlardan
bahsedilmemiş olduğuna göre.
bu başlığı sorunları olan memurların doldurması gerekiyor diye düşündüm.
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |