Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
canlı türleri arasında en meraklısı ve yetinmeme dürtüsü olan olduğumuz için aynı anda birden fazla yerde bulunabilme takıntımız var.
Ya da her yerde olmak istiyoruz.
Bunu da "Şimdilik" birim zamanda alınan yol ile tanımlıyoruz.
Eğer uzaklar varsa oralara gidilebilmesi gerekir.
Eğer uzaklara gidilemiyorsa uzakların var olmasının hiçbir mantığı yoktur.
İnsan merkezli bakış açısıyla bu sonuca ulaşıyoruz tabi ki.
Zaman kavramını bir şekilde kendimiz bulmuşuz.
Yıpranma olmasa zaman da olmayacak.
Bir yıldız kadar ya da daha kalıcı olsaydık uzayda yolculuk için ne zamana dolayısıyla ne de hıza o kadar takılırdık.
Belki uzayın diğer ucuna ya da başka köşe bucağına ulaşmanın "hız" dışında başka başka yolları vardır.
Çok pratik bir kısa yoldur.
Biz bulamıyoruzdur.
Biz gidemesek de hayal gücümüz gidebilir. ( İlk adım )
Bütün bedenimiz gitmek zorunda mı? Duyu organlarımız gitse de olur. ( Gönder kaydet ya da al getir bakalım şekline tadına tuzuna. )
Belki fizik varlığımız gidemiyordur ama ruhlar gidebiliyordur. ( En iyimseri )
Belki hızla gidiyoruzdur da tüm galaksi topyekun hareket ettiğimizden fark etmiyoruzdur. ( Züğürt tesellisi )
Belki uzay o kadar büyük değildir. Bilim insanları ölçüyor mölçüyor ama yansımalardan kara deliklerden falan yanlış ölçüyorlar gitmeye gerek yoktur. ( Tembel işi )
Biz niye gidiyoruz ki gelenleri bekleyelim. Zaten gelenler diyecek ki " Vallahi yeğenim oralarda pek bir şey yok, aynı buralar yani bildiğin gibi. Az biraz değişik o kadar. ( Pragmatist yaklaşım )
Işıkları yaksalar köşe bucak görseniz rahat edersiniz. Bir uzay da uzay tutturdunuz. Korkmayın diye ışıklar açılmıyor. Gündüz gözüyle her tarafı görseniz korkudan bayılırdınız. ( Kötümser yaklaşım )
Ara sıra aklım öküzün boynuzuna, atın poposuna, kaplumbağanın kabuğuna doğru gitmiyor değil ama bunlar da çok uçuk fikirler kardeşim az daha mantıklı olaydınız şimdi literatürde yerinizi alırdınız.
çizimi kağıda geçirmek ya da çoğaltmak için kullanılan modeller olarak tanımlanmış.
Hazır çizim ya da boyama kalıpları da denebilir.
Dün akrilik boyama için bir tane aldım.
Plastik üzerine uygulanacak yazı ya da desen oyulmuş olarak satılıyor.
Çok kullanımlık anlayacağınız.
Uyguladıktan sonra temizleyip saklama ve daha sonra başka renklerle başka alanlarda kullanma şansı var.
Boya deseler hızımı alamayıp bütün mahalleyi boyarım.
Rengarenk yaparım.
Beğenmezler o ayrı mesele.
Olsun bu halinden daha güzel olur.
Kış geldi ya, bütün mahalleyi turuncu, sarı, kırmızı tonlarına boyayasım var.
Yeşil de olur fark etmez.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |