Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
ABD Baltimore'da gerçekleşen ve bir polisin müdahalesiyle sona eren saldırılar.
En ürkütücü ayrıntı yüzü havluyla sarılı adamın arazi olma kabiliyeti ve en ilginci polisin soğukkanlılıkla saldırganı etkisiz hale getirmesi.
Saldırganın sonuna üzülmedim.
Polis doğrusunu yapmış.
Dükkana girip gözünü kırpmadan berberi vuran adamın nesi sorgulanır merak ettim ?
Öğretmen ön sırada oturan öğrencilerden birine şöyle der:
Git malzeme odasından beyaz ve renkli tebeşir getir.
( Bunlardan arabada da bulundurmak gerekiyormuş. :) )
Tebeşir gelir gelmez hocaların bazıları onu kırıp küçültür.
Genelde kadın öğretmenler kırmamayı tercih eder.
Mükemmel bir matematik öğretmenimiz vardı.
Hem güzel, hem bakımlıydı hem de 10 numara öğretirdi.
Niye bu konu böyle ki ? diye aklınızdan geçmezdi. Tüm verilenleri ve istenenleri kağıda düzenli bir şekilde özetlemeyi o öğretmişti.
Her neyse bu öğretmenimizin tek kusuru tebeşirleri tahtada cızırdatmasıydı ama bu gayet normal bence.
Tarih dersinde ya da ne bileyim resim dersinde matematik kadar çok tahtayı kullanmıyorduk.
Eski zamanlarda bisküvi konusunda iki bilemedin üç seçeneğimiz vardı.
Pötibör, piknik bir de yanlış hatırlamıyorsam kedi dili denen uzun bisküviler.
Bunların çoğu da ambalajsız satılır, bakkallara koliyle gelirlerdi.
Bu koliler yüzünden bakkalın içi çok güzel kokardı.
Hani bisküvi fabrikalarının yanından geçerken mis gibi kokar ya aynı öyle.
Siz koliden istediğiniz kadarını alıyordunuz, kese kağıdına dolduruyorlardı.
Akşam olunca Süt ısıtılır bu bisküvilerle yenirdi.
Piknik piyasada var mı bilmiyorum.
Bilmeyenler için kare şeklinde küçük ebatlı bir bisküvi.
Her iki büyük firma da piknik bisküvi çıkarmış zamanında.
Sonradan susamlı ve şekerli bir bisküvi daha çıkarmışlardı. Ortası delik halka şeklinde. Onu hiç sevmezdim susam ve şeker bir arada pek iyi durmuyordu bence.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |