Türkiye'nin memur portalı

dedi ki:

- köye gelene kadar bulduğu her şeyi, meyveyi, bostanı toplar atının heybesine doldururdu.

- Eeee ?

-sonra onu gelir köyde çocuklara dağıtırdı. Yetişmezse eliyle böler pay ederdi.

- Sadece kendi çocuklarına mı ?

- yooo bütün çocuklara. Zaten çocuklar hemen etrafını sarardı. Onu beklerlerdi.

durdum durdum, beynim yandı. Pek bir şey diyemedim.

- değişik bir sosyal adalet anlayışı varmış, dedim.

Belki de değişik olan biziz.

demek ki adam özel mülkiyet kavramına karşıymış.

ya da kısmen karşıymış.

ya da mülkiyet kavramı kafasında çok daha değişik bir şekilde şekillenmiş.

ya da emeği o kadar da yüceltmiyormuş.

ya da çocuk hakları denen şeyi her türlü hakkın üzerinde tutuyormuş.

belki adamın ayrıcalığı vardı.

belki köyün yazılı olmayan kuralları vardı.

belki ona en ziyade müsadeye mazhar köyün vatandaşı hakkı verilmişti.

belki kimse ona ses çıkarmıyordu.

belki Hızır olmak istiyordu.

oaaaaa belki de Hızır'ın ta kendisiydi. ( Çok uçtum ) Çünkü noel babaya benzeyen çok acayip bir adamdı.

sırayla videolarına ve belgesellerine bakıyoruz.

Bayıldım, izlemeye doyamadım.

dedim ki herhalde leonardo da vinci enkarne oldu, anadolu'ya yollandı.

çok iyi

keşke akademisyen olsaymış ama nereye olacak, ne yapacak ?

kabul etmezdi o ayrı mesele.

kendisi aynı zamanda emekli öğretmenmiş.

kendisi, arpa, buğday, yulaf, çavdar tanelerini belli koşullarda suda beklettikten sonra çimlendirerek son derece besleyici bir hasıl elde ediyor.

küçücük bir alanda ürettiği yemlerle; melezleyerek ilk kez elde edilen büyükbaş hayvanlarını son derece sağlıklı bir şekilde yetiştiriyor.

tüm gece ve gün boyunca yağmur yağdı.

dinlendi dinlendi indirdi mübarek.

iyi tarafı:

çat çat çat bütün fideler zorlanmadan dikildi.

kötü tarafı: biraz avare kalmamız dışında kötü tarafı yok.

çuvalları boşalttım tek tek istifledim, hortumla yıkayıp kapalı bir yerde serdik.

çıkan gübre ve toprağı harmanladım.

baktım begonvilde hiç hareket yok.

saksı değiştirirken altını inceledik, zedelenen kökleri düşmüş ve kendine yeni kökler oluşturmaya çalışıyor.

bitki köklerini güçlendirmeye çalışırken gövde, dal ve yapraklar hareketsiz duruyor.

altına, aloe veranın yapraklarını parçalayıp jel olan kısmından sürdük. yeni toprak ve saksısıyla güney ve kuytu yuvasına yerleştirdik.

tedbir bizden takdir Allahtan.

Bunlardan iş çıkmaz dediğim tohumlar filizlendi, en sağlam gördüğüm tohumlar en nazlıları çıktı.

ay çiçeği ve kabak koptu gidiyor.

kudret narı bekledi durdu, bakalım ne yapacak ?

bu arada bu hafta lavantalar açtı.

arıların yeni merkezi limonlardan sonra lavantalar olacak.

Berberi kökenli Emevi komutanı.

Arap ya da İranlı olduğu iddiaları da ileri sürülmüş.

Cebelitarık boğazına ismi verilmiş.

bölgeye Tarık'ın dağı denmiş.

İspanya'nın karışıklık yaşadığı dönemde

Endülüs Emevi yönetiminin İspanya'da yerleşmesini sağlamış.

Gemileri yaktıran kumandan olarak tarihe geçmiş.

Bir cümlesini söylemişti de oradan aktarmak istedim.

Allahım ! önüme bu dalgalı derya çıkmasaydı adını çok daha ileriye götürürdüm !

:) :) Sonra bana dedi ki:

Biz , dedi , tarihi böyle okuyorduk. Onun için çok fazla etkisinde kalıyorduk.