Türkiye'nin memur portalı

takviye gıda sınıfına girmeli bence.

Hakikisinin tadına bakabilmiş değiliz.

Mümkün olduğu kadar doğal ve bilinen ürünleri bulmaya çalışıyoruz.

Yakışan her yemeğe katılmalı bence de.

cadı kazanı deyince aklıma gelen:

Köyde büyükbaş hayvanlara günün belli saatlerinde sıcak yemek verilirdi.

İçine küspe ya da kepek de katılan kazanın içine o gün kalan yemekler, sebze meyve kabukları, mısırlar vs. katılırdı.

İçine et, kılçık, mısır koçanı vs. gibi şeylerin karışmamasına çok dikkat edilirdi.

Bu nedenle uzun tokmak gibi bir şeyle bazen de elle karıştırılır tek tek içindeki şeyler gözden geçirilirdi.

Ben de o kocaman kazanın içinde karıştırdıkça yüzeye çıkan limon kabuklarının, sebze parçalarının bulamaca benzer o sıvının içinde bir görünüp bir kaybolmasını ve fokurdamasını izlerdim.

Genelde yanarız diye bizi pek yanaştırmazlardı o yüzden uzaktan izlerdik olup biteni.

Sonra baktım çizgi filmlerde de o kazanlardan kaynıyor.

Ama kaynatan ya Şirin Baba, iksir hazırlıyor ya da bir cadı elindeki sopayla karıştırıp büyü yapıyor vs.

Bu kaynayan kazan muhabbeti çok eski değil yani.

Geçtiğimiz yüzyılda gayet de yaygın bir şekilde kazanlar kaynıyordu.

Hala bir yerlerde kaynadığına da eminim.

Bazıları o kazanları tavan aralarında saklıyor.

Bazıları bahçelerine dekorasyon yaptılar.

Bazıları saksı olarak kullanıyor.

Bakırdılar diye hatırlıyorum.

Dev kazanlar.

Pek kullanılmayan kapakları da vardı.

Evet pek çoğu da naylonla değişildi herhalde kablo vs. olmuştur.

Bir insan topluluğu düşünün.

Herhangi bir sosyal grup.

Dernek olur, okul çalışma grubu olur, spor takımı olur.

Tamamen Kendi imkanlarını kullanıyor ve bir hedef belirlemiş diyelim.

Bu küçük grup içinde dahi onlarca farklı insan davranışına rastlayabiliriz.

Üyelerinin Bir kısmı grubun menfaatlerini, daha doğrusu ulaşmak istediğini ön plana alarak mümkün olduğunca alınan kararlara uyum sağlamaya çalışır ve kendi hayatını gruba göre esneyerek şekillendirir.

Bir kısmı grubun aldığı kararların yanlış olduğunu , kanuna, ahlaka, grup dışındaki diğer canlıların temel hak ve özgürlüklerine aykırı olduğunu, grup üyelerinin çıkarlarına aykırı olduğunu vs. ileri sürerek itirazda bulunabilir.

Ya da bunlar haricinde sırf kendi kişisel beklenti ve çıkarları ile uyuşmuyor diye alınan grup kararlarına sürekli itiraz edebilir.

Çoğulcu demokrasi mi, çoğunlukçu demokrasi mi, totaliter rejim mi, gruplar üstü bir normun gruba uygulanması mı, yoksa sadece normların uygulanması mı?

Bir kere grubun her bir üyesinin alınan kararlardan maddi manevi tatmin olması şart.

Eğer grupla sürekli çatışma halinde olan bir üye varsa ve bu durumda bir türlü orta yol bulunamıyorsa gruptan ayrılması kendi yararına olacaktır.

Eğer koşulları elvermiyorsa grubun düzgün çalışmasını sekteye uğratıyorsa buna pek de hakkı yok diyebiliriz.

Ama söyledikleri doğruysa ve ileriye dönük olarak grup üyelerini doğabilecek olumsuzluklara karşı uyarıyorsa bu durumda ters şeride giren taraf "grup" demektir.

Neyse görüldüğü üzere insan idare etme sanatının çok derin ve sofistike detayları var.

İnsanın başına ağrılar sokabilir.

Bu nedenle grup liderliği için sıkı ve ağır bir eğitim şart gibi görünüyor.

Bizimkiler tüm vesikalık fotoğraflarımı yan yana koydular birini seçmeye çalışıyorlar.

Dedim: Bakın beni ne hale getirdiniz. Neydim ne oldum.

Bazı resimlere bakıp güldüler.

Pijamalı Gaffur gibi : "Siz Beni beğenmiyor musunuz ?" dedim.

Bizim oğlan hemen atladı.

Sıkıntı yok her gün sen kendini görmüyorsun nasıl olsa hep onlar görüyor. :)

Her koşulda insanı güldürmeyi başarıyor.

dekoratif şelale ya da su değirmeni olarak da geçiyor.

İlginç ve farklı bir hediyelik eşya olabilir.

Aslında benzerlerini evlerden çok kafe ve restoranlarda görüyoruz.

Güzel bence.