Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
yazılı haftası kavramını hayatımızın bir bölümüne monte eden sorular topluluğu.
soruların bir kısmı halen evdeki bir bavulda beklemektedir.
çöpçü ruhlu değilim ama neyin zamana direneceği neyin yok olup gideceği de çok garantili bir mevzu değil galiba o yüzden saçma sapan bazı şeyleri kopamayıp saklıyorum.
1952 yılında otto schumann tarafından açıklanmış.
yeryüzü ile iyonosfer tabakası arasında meydana gelen doğal titreşim.
küresel elektromanyetik alan.
daha doğrusu bu alan:
7.8
14.3
20.8
27.33.8 Hertz aralıklarda titreşen elektromanyetik alanlar halinde bulunuyormuş.
bu rezonans değerleriyle oynanabileceği iddiaları ileri sürülmüş.
yani dünyanın kalp atışlarına müdahale edilebilecek teknolojiye sahip olunduğunu ileri sürenler var.
bu da küresel düzeyde tüm canlıların dünyanın frekansıyla uyumunu bozabilecek etkiler anlamına gelebilirmiş.
Ben söyleyenlerin yalancısıyım.
tam da şu anda bahsi geçen mevzu.
konuyla ilgili çeşitli araştırmalar yapılmış ve örneğin gerçek gülüşle sahte gülüş sırasında bambaşka kasların birlikte çalıştığı kesin olarak tespit edilmiş.
Hatta bunu tespit eden programlar var yanlış bilmiyorsam.
gerçek gülüşlerde bazı göz çevresi kasları da çalışıyor.
sahte gülüşler ağız çevresini ilgilendiriyor.
kullandığım bileklik.
neye faydası olduğunu tam olarak bilmiyorum.
romatizma - artrite iyi geldiği, vücut ağrılarına iyi geldiği söylenmiş.
antibakteriyel özelliğinden bahsedilmiş.
hipertansiyon ve buna bağlı etkilere karşı faydası olduğu belirtilmiş.
bakır kapta bekletilen suyun içilmesinin bazı faydaları olduğundan bahsedilmiş.
bakırın açık yaraya temas etmemesi gerektiği söylenmiş.
vücutça emilim hızının yüksek olduğu belirtilmiş, deriden emilimi de oldukça yüksekmiş.
uzun süre yüksek dozda bakıra maruz kalmanın çok olumsuz etkileri olduğu açıklanmış.
kanser, bunama, depresyon, şizofreni riskinin yüksek seviyede bakıra maruz kalmakla da ilişkisi olduğu açıklanmış.
en iyi iletkenlerden biri olduğu söylenmiş.
bunu deneyimleyenlerin doğrulaması gerekir diye düşünüyorum.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |