Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
bir anda çeşitliliğin artması nasıl açıklanmış acaba ?
önce yukarıdaki yazıları tek tek okuyayım.
sonra yayınlanmış belgesel videolara bir bakayım.
şu anda bakıyorum mesela.
günümüze fosilleri ulaştığı için neye benzediklerini bildiğimiz canlılara bakıyorum.
uzay filmi yaratıkları için kesinlikle ilham kaynağı olmuşlar.
tabi hepsi çizim ya da varsayımsal tasarımlar.
fosillerden faydalanılmış.
bana sorarsanız yüzde yüz böyle görünmüyor olabilirler.
çok daha estetik durduklarına eminim.
estetik nedir bilmiyorum.
hayran olduğum şeylere estetik deyip işin içinden çıkıyorum.
bazen bulunduğunuz yerde sizi yok sayarlar.
bunu o kadar uzun süre ve ısrarla yaparlar ki bir süre sonra yok olursunuz.
aslında siz varsınızdır ama bunu tamamen unuturlar.
siz işlerinize bakarken yanınızda neler olur neler.
neler neler duyarsınız,
neleri neleri görürsünüz,
nelerden nelerden haberiniz olur...
sizi o kadar unuturlar ki garip garip şeylere şahit olmaya başlarsınız.
bir süre sonra acaba hayal mi görüyorum, kendim mi kuruyorum yoksa bütün bunların hepsi gerçekten de
oldu mu diye düşünmeye başlarsınız.
biraz daha odaklanırsınız ve bakarsınız:
yooo hepsi de gerçek.
tuhaf bir şekilde kabak gibi de ortada.
sadece mekan çok dardır, bu nedenle herkes gerektiği yerde gerektiği kadar konuşmayı tercih etmektedir.
bundan bir süre önce mevcut bulunduğum yerde bir eleman vardı.
amirinin söylemediği şeyleri altında bulunanlara "söylemiş gibi " emirler yağdırıyordu.
adamın haberi bile yok.
kesinlikle yasaklıyor,
kesinlikle istemiyor,
kesinlikle yapamazsınız,
kesinlikle şöyle yapın, böyle yapın...
bunun gereği olarak da bir nevi markaja almıştı ortamı,
kuş uçurtmama babından,
aksi halde takke düşecek kel görünecek.
kalan zamanlarda da avantajlı durumları takip ediyordu.
bunu keşfetmiştim, seyredip gülüyordum.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |