Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Ben çocukken çok sevilen bir renkti.
şimdiki durumunu bilmiyorum.
hayaller pembeydi mesela.
Bir pembe panjurlu ev imgesi nereden çıktıysa almış yürümüştü.
Hiç de görmedim öyle bir ev.
Acaba konakların tahta panjurlarından mı bahsediyorlardı ?
Neyse bilmem.
Küçük kızlara toz pembe, etekleri kolları fırfırlı, fistolu kenarları olan elbiseler dikilirdi.
Evet o zamanlar insanlar canları ne giymek istiyorsa dikip ya da diktirip giyerlerdi.
pembe çok da bulunan bir renk değildi açıkçası.
Çingene pembesi vardı mesela, çok sevilirdi.
pembe pamuk şekeri mutlu ederdi.
Bir de sevimli dinozor vardı , onun da adı şeker pembeydi.
pembo diye de bir şekerli ciklet vardı.
Bizim dönem çocukları abur cubur olarak bir tek cikleti bilirlerdi. :)
büyük konuşmayayım ama yul brenır karizmasını tercih ederdim.
Ya da End Game'de karşımıza çıkan kadim kişi ( ancient one ) karizmasını.
Gerçi filmi tam izlemedim sonradan karizması çiziliyormuş galiba.
karizmam yoksa bile çok da üzerinde durmaz bere, şapka vs. takardım.
tabi ki saç ektirmek kişisel tercihtir ve buna saygı duymak gerekir.
bir örneğini izlemiştim:
kadın çocuğunu enfeksiyona bağlı ateşli bir hastalıktan kaybediyor.
suçluluk duygusu zamanla zorlayıcı düşüncelere dönüşüyor.
kendini affedemiyor.
bu gerçekle de yaşayamıyor.
düşünceleri onda eyleme dönüşmeye başlıyor.
bir kere, iki kere, üç kere,.... sekiz kere, dokuz kere ....
yaptığı işlerde sayılara sığınmaya başlıyor.
tekrarlayan hareketler geliştiriyor.
takıntıları ise mikroplar üzerinden ilerliyor.
muhtemelen aynı şeyleri tekrar tekrar yaşama korkusunu da geliştirmiş.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |