Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
kültürümüze çok sonradan eklenmiş bir üründür.
Önceleri asa adı verilen değnekler kullanılıyormuş bizim coğrafyamızda.
Tabi herkes asa demiyordu değnek ismi verenler de vardı. ( Belki dayanak kelimesinden türemiştir bilmiyorum )
Baston kelimesi "Bastion" kelimesinin evrilmiş haliymiş.
Sağlam yer anlamına geliyormuş aslında.
Büyükşehirlerde bastonun tekrar moda olması hayal gibi görünüyor.
En iyi ihtimal akıl hastası sıfatıyla hastaneye kaldırılma riski var.
Ayrıca polisin mutlaka çevirip kimlik kontrolü yapabileceğini de unutmamak gerekir.
Ayrıca o devirler eskidenmiş, şimdi bastonların çok daha farklı amaçlarla kullanılabilme olasığı doğuyor.
Sanki geçmişte baston kullanımı bir tür centilmenlik, beyefendilik sade bir şıklık belirtisi olarak algılanıyormuş.
Bunda da üretilen bastonların nispeten ölçülü, sade ve zarif olmasının etkisi var.
Galiba Sultan Abdulaziz zamanında ülkeye bu alışkanlık gelmiş.
Gavur icadı olarak da çokça eleştirilmiş.
Uzun yıllar önce mutfak aracı olarak pazarlanan ikili çırpma aparatı ve ona bağlı bir çarktan oluşan alet.
Şimdi blenderlar çıktı da bu tarz aletler ortadan kayboldu.
O kadar ilginç bir mekanizması vardı ki Fen Bilgisi derslerinde okula götürülebilir ve incelenebilir.
Sağ tarafında elle çevrilen ve değirmen çarkına benzeyen bir çarkı vardı.
Onu döndürdükçe dişlilere aktarılan hareketle aşağıda bulunan çırpma telleri kendi etrafında dönmeye başlıyordu.
Pratikte ne kadar fayda sağlıyordu bilmiyorum.
Elimle çırpma telini döndürmek bana daha kolay geliyordu.
Daha doğrusu gökyüzünü neden mavi olarak görüyoruz ?
Güneşten gelen farklı dalga boylarındaki ışınlar atmosfere girince etrafa saçılıyorlar.
Bu saçılmaya Rayleigh saçılması deniyormuş.
Güneşten gelen ışınlar atmosferdeki gaz molekülleri ve toz zerreciklerine çarpıyor.
Işınlar bu çarpmanın etkisiyle etrafa saçılıyor ve mavi ışınların dalga boyları en kısa olanlar.
Açık havalarda en fazla saçılan ışın en kısa boylu olan ışınlar olduğundan gökyüzü masmavi oluyor.
Kapalı havalarda ise tüm ışınlar aynı oranda saçıldığından gökyüzünü gri olarak görürüz.
dallanıp budaklanmak, yeşermek.
Budadığım ve düzelttiğim bitkiler bana inat yemyeşil yeni sürgünler verdi.
Yaprakları daha taze, dalları capcanlı.
Gövdeleri hastalıksız, sapasağlam.
Hep söylendiği gibi
Dünya yeniden yeni.
Ne yapılırsa yapılsın bu gerçek hiç değişmeyecek.
Yeni, taze, genç nesiller gelecek.
Sıra onlarda.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
memurlara yöneltilmiş bir serzeniş başlığı.
mesela işçi sorunlarından
veya başka sorunlardan
bahsedilmemiş olduğuna göre.
bu başlığı sorunları olan memurların doldurması gerekiyor diye düşündüm.
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |