Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
tarihi çok eskilere dayanıyor.
M.Ö 3000 li yıllara kadar dayandığı belirtilmiş.
Mezopotamya'da bulunan ve geliştirilen bir sanat.
Ülkemizde telkari sanatı Mardin ilimizle özdeşleşmiş.
Ankara beypazarı da zamanla telkari sanatında önemli bir seviyeye gelmiş.
Trabzon da altın ve gümüş tellerin hasır işçiliği ile öne çıkmış fakat bu sanat ayrı bir kategoride değerlendiriliyor.
telkari yöntemiyle, Gümüş ya da altın tellerin sarılması ya da çeşitli tekniklerle örülmesi sonucunda takılar ya da dekoratif eşyalar üretiliyor.
urfa akıtması,
midyat hasırı,
kişniş telkari,
hasır, kakma, kafes telkari gibi türleri ve modelleri geliştirilmiş.
Dünyada eşi benzeri olmayan bu sanat unesco somut olmayan kültürel miras listesine eklenmiş.
yolda yürürken yaşlı ya da yürüme sorunları olan insanların yanından slalom yaparak geçmeyip yavaşlamak,
ara sıra ihtiyacın olmadığı halde insanlardan yardım talebinde bulunup onları değerli hissettirmek,
sürekli yapılan yardımlarla insanları psikolojik baskı altına almamak,
senede bir ay aç aç oturup yoksulların halinden anladığını iddia etmemek,
mantar ve bakterilere karşı cilde uygulanan kınanın faydalı olduğu belirtilmiş.
aynı zamanda cildi güçlendirici etkisi olduğu söyleniyor.
gerçek rengi yeşil değil kahverengimsi olan kına ülkemize gönderilirken yeşile boyanıyormuş.
normalde kınayı kara kına ve yeşil kına olarak tanıyoruz.
Bir de saç boyamada kullanılan farklı tonlarda hint kınaları var. İçeriklerini bilmiyorum.
eski dönemlerden beri kınaya, papatya, sarı kantaron, ıhlamur, soğan kabuğu, zerdeçal suyu gibi farklı bitkiler karıştırılarak saçları boyamak için farklı renkler elde ediliyormuş.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |