Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
nişan almayı ve hedefi tutturmayı kolaylaştıran altı adet yivi bulunan bir tür av tüfeğine farsça kökenli şeşhane ismi verilmiş.
şeşhane: 6 lı yuva gibi bir anlamı var.
kaval ise yivsiz boru gibi olan tüfeklerin ismiymiş.
daha eskiden kullanılıyormuş.
altı kaval, üstü şeşhane buradan geliyormuş.
demek ki alt tarafını farklı üst tarafını daha farklı giyinen insanlara böyle bir tüfek benzetmesi yapmışlar.
mesela günümüzde böyle bir deyim türetsek gelecekte hiç anlamazlar.
gerçi ben bugün bile pek anlamıyorum ya neyse.
ihraçlar, kavgalar, itiş kakışla yeniden gündeme gelen silikon vadisi çalışmaları.
ortaklardan ikisine adeta kumpas kurulmuş ve iki ortak şirketten şutlanmış.
hem de haberleri olmadan.
tabi işin iç yüzü biraz daha karmaşık.
şirket politikalarındaki fikir ayrılığı.
özellikle kaynak temini ve yayılma ile ilgili konularda.
aklıma şey geldi:
yan basmayan hiç kimsenin kalmadığı ülkelerde etik/ahlak derslerini yapay zekalardan almaya başlarsa insanlık hiç şaşırmam.
çünkü biri ne zaman bu yanlış, şöyle olmalı, bu doğru değil dese:
sen de şu tarihte şöyle şöyle yapmamış mıydın ?
böyle böyle konuşmamış mıydın ?
falancayı şöyle mağdur etmemiş miydin ?
bırak yahu seni de biliyoruz...
argümanları devreye girer.
sonuçta yapay zekaya küfür işlemez, yapay zeka hakareti tınmaz, saldırılardan etkilenmez, arızayı takmaz...
yapay zeka insanlığın bir kısmının başına ciddi anlamda bela olacak gibi görünüyor.
aklıma bir black mirror bölümü geldi.
seçim kampanyası öncesinde üretilmiş bir anime karakter; tıpkı zelenski gibi hiciv yapıyor, gelişine göre vuruyor, hiçbir şeyi tınmıyor.
Sonra bu -ayıcık mıydı neydi- karakteri tutup aday yapıyorlar.
olaylar çok acayip bir yere doğru gitmeye başlıyor.
sivri dilli doğrucu bir sanal karakterin ortalığı birbirine katması.
güzel bölümde bir daha izleyeyim.
babası çanakkale şehidi Esat Öz'müş
3 yaşındayken hem yetim hem öksüz kalmış.
onu akrabaları büyütmüş ve neşet Öz büyüyünce imam olmuş, gezici vaizlik görevini yürütmüş.
vaaz vermeye bisikletiyle gidermiş ve bu sırada bazı kazalar da atlatmış.
türkiye'nin neredeyse dörtte üçünü bisikletiyle gezmiş ve vaaz vermiş.
bisiklet tamir işlerini de kendisi halletmiş.
İn to the wild hikayesi gibi ama çok daha güzel bir hikaye
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |