Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
soğuk giden havalardan dolayı rekolte düşme riski nedeniyle bugün itibarıyla kalbimi kıran temel besin kaynaklarımızdan biri.
fiyatlara yansıyacağı uyarısı yapıldı.
ne yapalım şimdi apartman yönetimine söyleyip otoparkı patates deposuna mı çevirelim ?
şimdi bu kuaförler ve berberler her tarafı aynalarla kaplı bölgeler olduğu için herkesin herkesi görebildiği hatta çaktırmadan kollayabildiği bölgeler.
bu nedenle yanlış anlamalara mahal vermemek için ya da artık nedense bu meslekte çalışanların yüzlerinde bir ifadesizlik yerleşmiştir. bu nedenle ne düşündükleri pek anlaşılamaz. pek çok komedi filmine de ilham kaynağı olmuş olan bu duruma göre bir ameliyathane ciddiyetinde saçınızla başınızla ve diğer ayrıntılarla ilgilenen bu insanların öğlen aralarında yemek yerken falan ne kaynattıklarını nelere güldüklerini asla tahmin edememe gibi bir durum oluşabilir.
çok detaylı bilgim olmamasına rağmen fırsat buldukça takip etmeye çalıştığım bir konu olduğu için çok fazla bilgi eksikliğim olan konu.
yine de düşünüyorum memeli ve sürüngenlerin bazı türleri dahi mesela zamanla uçma yeteneği geliştirmiş. böyle türler zamanla gelişmiş. ( uçan sincaplar, uçan kertenkeleler hatta uçan balıklar, ornitorenk vs. )
insan denen canlı türünün nasıl olmuş da evrimi ağırlıklı olarak sadece beynine yoğunlaşmış?
yeryüzüne dağılmış insanların ufak detaylar haricinde ( ten, saç, göz rengi, boyu vs.) pek farklılığı yokken bazı canlıların milyonlarca yılda gelişen ara türleri var.
onlarda var da bizde niye yok ?
henüz çok yeni bir tür olduğumuz için mi ?
yani uçmaya çok hevesli olan anneler atıyorum eş seçerken binler binlerce yıl sonrasını hesap edip uçmaya daha elverişli tipleri eş olarak seçerse ( bir yerden başlamak lazım ) kanatlarımız çıkmaya başlayabilir mi ?
yoksa bunu eş tercihleri değil tamamen doğa koşulları mı yönetiyor ?
yani bizim göremediğimiz kontrol paneli gibi bir durum.
Genetik bilimi çok hızlı ilerlediği için biz dünyamızı değişmeden ( ölmeden önce ) , bu konudaki pek çok eksik gediğin kapatılabileceğini, dünyanın her yerinde eş zamanlı çalışmalar yapıldığı için çok daha hızlı ilerlendiğini, pazılın parçalarının eninde sonunda kısa sürede tamamlanacağını, çok önemli bilgilerden haberdar olabileceğimizi düşünüyorum açıkçası.
böylece bu itiş kakış ortamı da sona erer.
en alevli tartışmalar bu konu etrafında dönüyor da o bakımdan dedim.
alh 84001
Antarktika allan tepelerinde 27 aralık 1984 tarihinde bulunmuş.
bulunduğunda 1.93 kilogram ağırlığındaymış.
şu anda smithsonian doğa tarihi müzesinde sergileniyor. ( Washington ABD )
yaklaşık 4 milyar yıl önceki bir çarpma ile mars yüzeyinde kalan, yaklaşık 15 milyon yıl önceki başka bir çarpışma sonucu ise mars yüzeyinden fırlayarak dünyamıza düşen bir parça olduğu teorisi ortaya atılmış.
tabi ki bunu bazı temel analizlere ve verilere dayanarak ileri sürüyorlar.
( SM-nd ) samarium-neodymium
(rb-sr) rubitium-strontium
(k-ar ) potasyum-argon
carbon-14 radyometrik ölçüm teknikleri sonucunda bu kanıya varılmış.
bu arada AbD carnegie bilim enstitüsü sonradan göktaşı üzerinde yaptıkları araştırmayla bulguların, kaya üzerinde uzun süre akan tuzlu suyun sonucunda oluştuğu fikrine ulaşmışlar.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
zıplayan fasulye de diyorlar ama neden zıpladıklarını bilmiyorum.
ona da biraz bakalım:
bizim fasulyeler gibi onların fasulyesinin içine de güveler larva bırakıyormuş.
larvalar bu fasulyeleri yiyip bitirip içini boşaltıyorlarmış.
fasulyelerin zıplama nedeni içindeki güvelerin hareketiymiş efendim.
yedik, büyüdük, daha serin ve güzel bir yer için kıpırdanıyoruz demek istiyorlarmış.
kısacası zıplamayanı bulmak daha makbul.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |